He is not such a fool as to believe that story.
- Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.
Such was the explosion that the roof was blown off.
- Öyle bir patlamaydı ki çatı uçuruldu.
He is a famous painter and should be treated as such.
- O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
If you act like a child, you will be treated as such.
- Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
I never heard anything like that.
- Ben asla öyle bir şey duymadım.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Tell me precisely why you think so.
- Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.
It's not such a big problem. You're worrying way too much.
- O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
Our car is rather old, but so is theirs.
- Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.
I would rather die than do such an unfair thing.
- Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.