Scarce two gentlemen dwell together in the country , but there is emulation betwixt them and their servants, some quarrel or some grudge betwixt their wives or children .
She's good at creating the narrative of a crime.
- O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
It was his narrative that bored me to death.
- Beni çok sıkan onun öyküsüydü.
There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir öykü vardı.
There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta enteresan bir öykü vardı.
Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
- Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
She is a short story writer.
- O bir kısa öykü yazarı.