The other team took us lightly.
- Öteki takım bizi hafife aldı.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
He is above doing such a thing.
- O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
You must, above all, be faithful to your friends.
- Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir performansa sahip.
This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir çalışmaya sahip.
The post office is just past the bank.
- Postane tam bankanın ötesinde.
The questions involved go far beyond economics.
- Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
He went no farther than the gate.
- Kapıdan daha öteye gitmedi.
Sami was on the other side.
- Sami öteki taraftaydı.
The other team took us lightly.
- Öteki takım bizi hafife aldı.
Mary is not like the other girls.
- Mary öteki kızlar gibi değildir.
It's better than the alternative.
- Bu, ötekinden daha iyi.