örtücülük

Турецкий язык - Английский Язык

Определение örtücülük в Турецкий язык Английский Язык словарь

hiding power

örtü

cover

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

He put a cover over his car. - O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

örtü

{i} coat

örtü

blanket

A blanket of silence fell over everyone when they heard the disappointing announcement. - Hayal kırıklığına uğratıcı duyuruyu duyduklarında herkese bir sessizlik örtüsü düştü.

Cover up the injured man with this blanket. - Bu battaniye ile yaralı adamı örtün.

{i} cope

top

The waitress spread a white cloth over the table. - Garson masaya beyaz bir örtü serdi.

She spread a cloth over the table. - Masaya bir örtü serdi.

örtü

covering

Fadil was simply covering his own tracks. - Fadıl basitçe kendi izlerini örtüyordu.

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

örtü

hood

örtü

{i} veil

It was night, and a veil of darkness covered the streets. - Geceydi ve bir karanlık örtüsü bütün sokakları kapladı.

Criticism of elitism is often a veiled form of anti-intellectualism. - Elitizm in eleştirisi çoğunlukla anti-entellektüelciliğin örtülü bir biçimidir.

örtü