Your prejudices are showing.
- Önyargılarınız gösteriyor.
We should not be influenced in our decisions by our prejudices.
- Kararlarımızda önyargılarımızdan etkilenmemeliyiz.
I don't have a prejudice against foreign workers.
- Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.
His opinion is free from prejudice.
- Onun görüşü önyargısızdır.
She has a strong bias against abstract painting.
- Onun soyut resme karşı güçlü bir önyargısı var.
We think our boy is brilliant. Of course, we might be biased.
- Oğlumuzun çok parlak olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki önyargıyla böyle düşünüyor olabiliriz.