You must bring home to him the importance of the matter.
- Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
Your blade... Do you know its significance?
- Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?
Today I will be speaking about the significance of sports in modern society.
- Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
They're of no consequence.
- Onların hiç önemi yok.
I think the consequences are fairly significant.
- Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
He put emphasis on the importance of the exercise.
- O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Mushrooms contain significant amounts of minerals.
- Mantarlar önemli miktarda mineral içerirler.
A considerable amount of money was appropriated for the national defense.
- Önemli miktarda para ulusal savunma için tahsis edilmiştir.
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
The problem is important on that account.
- Sorun, o nedenle önemlidir.
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
We shared happy and important moments.
- Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.
I've got something more important on my mind at the moment.
- Şu anda aklımda daha önemli bir şey var.
Tom is under considerable stress.
- Tom önemli stress altında.
The teacher stressed the importance of daily practice.
- Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Scientists regard the discovery as important.
- Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.
We regard him as an important man.
- Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.
In judo, technique is more important than strength.
- Judoda teknik, güçten daha önemlidir.
It is important to strengthen the foundation.
- Temeli güçlendirmek önemlidir.
Water is important for people.
- Su, insanlar için önemlidir.
I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.