They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
This problem is only of secondary importance.
- Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
Your blade... Do you know its significance?
- Senin kılıcın. Onun önemini biliyor musun?
Did that have any special significance?
- Onun herhangi özel bir önemi var mıydı?
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
You must bring home to him the importance of the matter.
- Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
I think the consequences are fairly significant.
- Sonuçların oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
We should not place too much emphasis on money.
- Paraya çok fazla önem vermemeliyiz.
He put great emphasis on spoken English.
- Konuşulan İngilizceye büyük önem verdi.
Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools.
- Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
Travelling causes a significant amount of pollution.
- Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.
A considerable amount of money was appropriated for the national defense.
- Önemli miktarda para ulusal savunma için tahsis edilmiştir.
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
The problem is important on that account.
- Sorun, o nedenle önemlidir.
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
I've got something more important on my mind at the moment.
- Şu anda aklımda daha önemli bir şey var.
We shared happy and important moments.
- Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.
It is important to stress that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
Tom is under considerable stress.
- Tom önemli stress altında.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
We regard him as an important man.
- Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.
Scientists regard the discovery as important.
- Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.
An important characteristic of steel is its strength.
- Çeliğin önemli bir özelliği onun gücüdür.
They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
Water is important for people.
- Su, insanlar için önemlidir.
Recycling paper is very important.
- Kâğıdı geri dönüştürmek çok önemlidir.