Определение önde gelen в Турецкий язык Английский Язык словарь
- foremost
Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.
-Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi.
Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.
-Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.
- prominent
Fadil was a prominent doctor in the area.
-Fadıl bölgede önde gelen bir doktordu.
Sami was a prominent plastic surgeon.
-Sami önde gelen bir plastik cerrahtı.
- central
- capital
- leading
China is the world's leading producer of rice.
-Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.
Mary is the world’s leading expert on squirrels.
-Mary sincaplar konusunda dünyanın önde gelen uzmanıdır.
- first
In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
-Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- arch
- chief
In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
-Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- underlying
- (Gıda) primer
- outstanding
- front
- leading of