Life is a fatal sexually transmitted disease.
- Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.
About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.
- Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.
Sloth or laziness is one of the seven deadly sins.
- Uyuşukluk ya da tembellik yedi ölümcül günahtan biridir.
The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
- Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
Tom was mortally wounded.
- Tom ölümcül yaralıydı.
Tom was mortally injured.
- Tom ölümcül şekilde yaralandı.
Tom was mortally injured.
- Tom ölümcül şekilde yaralandı.
He was mortally wounded.
- O ölümcül bir biçimde yaralıydı.
Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül derecede hasta.
Lying is forgivable when it is done by a doctor trying to give heart to a terminally ill patient.
- Yalan bir ölümcül hastaya kalbini vermeye çalışan bir doktor tarafından söylendiği zaman affedilebilir.
Rabies is the deadliest disease on earth.
- Kuduz yeryüzündeki en ölümcül hastalıktır.
It's the deadliest city in America.
- Amerika'nın en ölümcül şehridir.