Well, that was an instructive lesson.
He taught me how to swim.
- O, bana yüzmeyi öğretti.
While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
The story is at once interesting and instructive.
- Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
This book is both interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
I am very tired from teaching.
- Öğretmekten çok yoruldum.
Your method of teaching English is absurd.
- Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
This is the school where she is teaching.
- Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
- Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?