Tom gave me a dozen cookies in a plastic bag.
- Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.
I have a dozen reports to read.
- Okuyacak çok sayıda raporum var.
Scores of people gathered in front of the Royal Palace.
- Çok sayıda insan Royal Palace'nin önünde toplandı.
Scores of people died in the epidemic.
- Salgında çok sayıda insan öldü.
There are a lot of fish in the pond.
- Gölde çok sayıda balık var.
A lot of countries participated in the Olympic Games.
- Çok sayıda ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı.