Tom wanted to turn the page.
- Tom sayfayı çevirmek istedi.
That's a very generous offer, but I have to turn it down.
- Bu cömert bir teklif fakat onu geri çevirmek zorundayım.
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri diğer bir dile çevirmek zordur.
I don't want to translate this sentence.
- Bu cümleyi çevirmek istemiyorum.
Translation is easier than reverse translation.
- Çevirmek, ters çevirmekden daha kolaydır.
I want to change ten thousand yen to dollars.
- On bin yeni dolara çevirmek istiyorum.
It is very impolite of you to decline their invitation.
- Onların davetini geri çevirmek sizin terbiyesizliğiniz.
It stands to reason that I should decline the offer.
- Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.
Tom had to politely decline.
- Tom kibarca geri çevirmek zorunda kaldı.
I had to decline the invitation because I was ill.
- Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
Mary hasn't translated the book yet.
- Mary kitabı henüz çevirmedi.
I have never translated a book.
- Ben bir kitap çevirmedim.
Translation is easier than reverse translation.
- Çevirmek, ters çevirmekden daha kolaydır.
I'm afraid you have dialed a wrong number.
- Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz.
Tom dialed Mary's number and got a busy signal.
- Tom Mary'nin numarasını çevirdi ve meşgul sinyalı aldı.
The sentence is capable of two interpretations, of which the first is the exact opposite of the other.
- Cümleyi birbiriyle zıt iki farklı biçimde çevirmek mümkün.
Translating that text will be very easy.
- O metni çevirmek çok kolay olacak.
Translating this text will be very easy.
- Bu metni çevirmek çok kolay olacak.
Let's try to convert German into a Romance language.
- Almanca'yı Romen diline çevirmeye çalışalım.
I converted my yen into dollars.
- Yenimi dolara çevirdim.
I saw them surrounding him.
- Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
We've got the house surrounded.
- Evin etrafını çevirttik.
I converted my yen into dollars.
- Yenimi dolara çevirdim.
Tom converted about half of his yen into dollars and the other half into euros.
- Tom yeninin yaklaşık yarısını dolara ve diğer yarısını avroya çevirdi.
We've got the house surrounded.
- Evin etrafını çevirttik.
Lions surrounded Tom on all sides.
- Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
I saw them surrounding him.
- Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
Please translate sentence for sentence in Tatoeba.
- Lütfen Tatoeba'da cümleyi cümle için çevirin.
Don't translate English into Japanese word for word.
- İngilizceden Japoncaya kelimesi kelimesine çeviri yapmayın.