çekilmiş

listen to the pronunciation of çekilmiş
Турецкий язык - Английский Язык
drawn

I felt drawn toward her. - Kendimi ona doğru çekilmiş hissettim.

Sami found himself drawn to Layla's charm. - Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.

spun
withdrawn
milled
ground

Do you want fresh ground pepper on your salad? - Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?

çekilmiş et
be taken
inzivaya çekilmiş kimse
monk
çek
cheque

She opened her purse and took out her chequebook. - Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.

Tom wrote Mary's name as the cheque payee. - Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.

çek
drafting
çek
(Ticaret) check cheque
çek
draught
çek
(Otomotiv) non-return valve
çek
(Kanun) bill of exchange
çek
pull

The two children pulled at the rope until it broke. - İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.

He pulled up the weed and threw it away. - O, otu çekti ve onu attı.

çek
pull on
çek
{f} shrunk

Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit. - Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.

My jeans have shrunk. - Kot pantolonum çekti.

çek
suffer from

Black Americans continued to suffer from racism. - Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.

Some people in the world suffer from hunger. - Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.

çek
{f} shrinking
çek
drew

The card you drew was a red, wasn't it? - Çektiğin kart bir kırmızıydı, değil mi?

She drew her gun and said: - Silahını çekti ve dedi :

çek
{f} haul
çek
draw away
çek
roll up

Roll up your right sleeve. - Sağ elbise kolunu yukarı çek.

çek
pop
çek
shrink back
çek
acquittance
çek
attract

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

çek
{f} hauling
çek
yank

Tom yanked Mary's ponytail. - Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.

Tom yanked Mary's hair. - Tom, Mary'nin saçını çekti.

çek
of check
çek
cheques
çek
inflect

In that language, adjectives and nouns are inflected for gender. - O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.

diş çekilmiş
tapped
geri çekilmiş
retracted
inzivaya çekilmiş
secluded
inzivaya çekilmiş
retired
inzivaya çekilmiş kimse
eremite
inzivaya çekilmiş kimse
hermit
içeriye çekilmiş
indrawn
kaba çekilmiş kahve
nib
kalıptan çekilmiş
extruded
köşesine çekilmiş
recluse
köşesine çekilmiş insan
troglodyte
köşesine çekilmiş kimse
recluse
soğuk çekilmiş
cold drawn
suyu çekilmiş değirmene dönmek 1
(for a place) to become as silent as a tomb, become like a morgue. 2. to become completely useless
temize çekilmiş belge
engrossment
temize çekilmiş kopya
clean copy
temize çekilmiş kopya
fair copy
Çek
(a) Czech
Çek
Czech, of the Czechs
Çek
{i} Czech

The professor teaches Czech. - Öğretmen, Çekçe öğretiyor.

Prague is the capital of the Czech Republic. - Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'dır.

Çek
czechoslovak
çek
cheque, check
çek
written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
çek
of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
çek
native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
çek
{i} check

I'd like to pay by check. - Çek ile ödeme yapmak istiyorum.

He opened a checking account with the bank. - O, bankada bir çek hesabı açtı.

çek
rollup
çek
lure

The music lured everyone. - Müzik herkesin ilgisini çekti.

Tom was lured into a trap. - Tom bir tuzağa çekildi.

çek
pull#on
çek
pullon
çek
drawaway
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) NÜZU'
ÇEK
(Osmanlı Dönemi) Çekoslovakya, Bohemya ahalisinden olan ve Çek'ce konuşan kavim ki, Osmanlı metinlerinde "çeh" diye geçer
Çek
Çek halkına özgü olan
Çek
Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse
çek
Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge
çekilmiş
Избранное