The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
Tom escaped the gun battle alive and well.
- Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.
This problem is the clash of the idol's and obsessive fan's egos.
- Bu sorun, idollerin ve takıntılı hayran egolarının çatışmasıdır.
There was a violent clash of opinions between the two leaders.
- İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
The First World War began as a regional conflict and become one of history's worst humanitarian catastrophes.
- Birinci Dünya Savaşı bölgesel bir çatışma olarak başlamış ve tarihin en kötü insanlık felaketlerinden biri olmuştur.
Losing a battle doesn't mean losing the war!
- Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.