Tamirci yanlış tele dokununca çarpıldı.
We have to do something to prevent meteor strikes from happening.
- Meteor çarpmalarını önlemek için bir şeyler yapmak zorundayız.
It's only a matter of time before the meteor strikes.
- Meteorun çarpması sadece bir zaman meselesi.
To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
- Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth.
- Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.
I just banged my head on something.
- Kafamı demin bir şeye çarptım.
The door closed with a bang.
- Kapı bir çarpma ile kapandı.
The thief stubbed his toe on the door.
- Hırsız ayak parmağını kapıya çarparak incitti.
Tom bumped into a Mary on his way to school.
- Tom okula giderken Mary diye birine çarptı.
They bumped against each other.
- Onlar birbirleriyle çarpıştılar.
Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach.
- Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.
He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
- O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
Tom knows who crashed into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını biliyor.
Tom was admiring my new car at the time the truck crashed into it.
- Tom, kamyon yeni arabama çarptığı zaman ona hayran oluyordu.
3 multiplied by 5 is 15.
- 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
The door frame is warped and the door won't close properly.
- Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.
I think videogames are warping our kids minds.
- Ben video oyunlarının çocuklarımızın kafalarını çarpıttığını düşünüyorum.