I helped carry those bags.
- Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
Don't put children into the bag.
- Çocukları çantaya koymayın.
Tom was carrying a duffel bag and a guitar case.
- Tom bir spor çantası ve bir gitar çantası taşıyordu.
The pencil case is on the table.
- Kalem çantası masanın üstünde.
Mrs. Baker had her purse stolen.
- Bayan Baker çantasını çaldırdı.
This is the same purse that I lost a week ago.
- Bu, bir hafta önce kaybettiğim aynı çanta.
You haven't put anything in your suitcase yet.
- Henüz çantana bir şey koymadın.
Keep an eye on my suitcase while I buy my ticket.
- Biletimi alırken çantama göz kulak ol.
I'll return to get my handbag.
- Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
She had her handbag stolen.
- O el çantasını çaldırdı.
The money was stolen from his briefcase.
- Para evrak çantasından çalındı.
I mean... my life, Dima said. Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase.
- Dima; Hayatımın anlamı... dedi. Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var.
Where is my satchel? It's on the chair.
- Omuz çantam nerede? Sandalyenin üstünde.