Effort produces fine results.
- Çaba güzel sonuçlar üretir.
In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
- Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
We're attempting to correct the problem.
- Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
All our attempts were in vain.
- Tüm çabalarımız boşunaydı.
I endeavored to do my duty.
- Görevimi yapmak için çaba harcadım.
All his endeavors proved unsuccessful.
- Onun bütün çabaları başarısız oldu.
She exerted herself to pass the examination.
- O, sınavı geçmek için çok çabaladı.
Tom struggled to climb to the top.
- Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
Tom struggled to walk again after the accident.
- Tom kazadan sonra tekrar yürümek için çabaladı.
The reason why you failed is you did not try hard enough.
- Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.
I'm not very social, but I try to make an effort.
- Ben çok sosyal değilim, ama bir çaba sarfetmeye çalışıyorum.