The efforts brought about no effect.
- Çabalar sonuç getirmedi.
Effort produces fine results.
- Çaba güzel sonuçlar üretir.
All our attempts were in vain.
- Tüm çabalarımız boşunaydı.
We're attempting to correct the problem.
- Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
My grandfather still endeavors to absorb new ideas.
- Büyükbabam hâlâ yeni fikirleri almak için çabalıyor.
To me, computer programming is an interesting endeavor.
- Bana göre, bilgisayar programlamak ilginç bir çabadır.
She exerted herself to pass the examination.
- O, sınavı geçmek için çok çabaladı.
She struggled to get up.
- O kalkmak için çabaladı.
Tom struggled to climb to the top.
- Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
The reason why you failed is you did not try hard enough.
- Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.
Tom decided to give up trying to keep up with Mary.
- Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.