Fadil and Layla fell madly in love.
- Fadıl ve Leyla çılgınca aşık oldular.
Tom had once been madly in love with Mary.
- Tom bir zamanlar Mary'ye çılgınca âşıktı.
Tom made a frantic attempt to finish painting the fence before dark.
- Tom hava kararmadan önce çiti boyamayı bitirmek için çılgınca bir girişim yaptı.
Tom struggled frantically.
- Tom çılgınca mücadele etti.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.
Tom struggled frantically.
- Tom çılgınca mücadele etti.
Paramedics worked frantically to save Tom's life.
- Sağlık görevlileri Tom'un hayatını kurtarmak için çılgınca çalıştı.
I'm pretty sure Tom won't do anything crazy.
- Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından oldukça eminim.
Her ideas sound crazy.
- Onun fikirleri çılgınca görünüyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.