Rutinleri hiç umursamıyorum.
- I don't mind routines at all.
Hayatın günlük rutininden usandım.
- I am tired of the day-to-day routine of life.
O rutin bir prosedür.
- It's routine procedure.
Tom asla alışkanlıklarını değiştirmez.
- Tom never varies his routine.
Her zamanki gibi olacağını umuyorduk, ama sıra dışı bir durumla karşılaştık.
- We expected the routine, but we got the extraordinary.
Programı önceden bildiğine eminim.
- I'm sure you already know the routine.
Sıradan işlerle tanıştılar.
- They became acquainted with the routine.
Sıradan işlerle tanıştılar.
- They became acquainted with the routine.
Bunlar sadece herkese sorduğumuz sıradan sorular.
- These are just routine questions we ask everyone.
Connie was completely robotic and emotionless by age 12; her entire life had become one big routine.