Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Neden bu kadar öfkelisin?
- Why are you so angry?
Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
- The angry mob attacked the building.
Tom geç kaldığı için kendine kızmıştı.
- Tom was angry with himself for being late.
Yumiko biraz kızmıştı.
- Yumiko was a little angry.
Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Nadiren kızgın ya da sinirli olur.
- He seldom gets angry or irritated.
Tom sinirli ve öfkeli görünüyor.
- Tom seems frustrated and angry.
Oldukça hiddetli görünüyorsun.
- You look pretty angry.
Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
- The cry roused me from my sleep.
Ses onu uykudan uyandırdı.
- The sound roused her from sleep.
Slogan, insanları canlandırmak için tasarlandı.
- The slogan was designed to rouse the people.