rope; string, wire; thread

listen to the pronunciation of rope; string, wire; thread
İngilizce - Türkçe

rope; string, wire; thread teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

cord
{i} kordon

Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır. - A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.

Polis olay yerini kordon altına aldı. - Police cordoned off the crime scene.

cord
{i} bağ

Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır. - A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.

O, kordonu makineye bağladı. - He connected the cord to the machine.

cord
ip
cord
tel

Biz hala kablolu telefon kullanıyoruz. - We still use a corded telephone.

cord
{f} bağla

Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır. - A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.

O, kordonu makineye bağladı. - He connected the cord to the machine.

cord
şerit
cord
(ses) tel
cord
(Biyoloji) kord

O, kordonu makineye bağladı. - He connected the cord to the machine.

Polis olay yerini kordon altına aldı. - Police cordoned off the crime scene.

cord
{i} ip, sicim, kaytan; kordon
cord
iple süslemek
cord
(Tıp) Kiriş, veter, tel, ip, kordon, chorda, tendo
cord
{f} iple bağlamak
cord
{i} (çalgı için) tel
cord
(isim) bağ, ip, kordon, sicim, şerit, fitil, fitilli kadife, fitilli kadife giysi, odun tartı birimi
cord
{i} sicim
cord
(fiil) bağlamak, kütükleri yığmak
cord
{i} fitilli kadife

Dimi ve fitilli kadife arasındaki farkı biliyor musunuz? - Do you know the difference between twill and corduroy?

Tom sık sık fitilli kadife pantolon giyer. - Tom often wears corduroys.

cord
5 metre küp hacminde bir odun tartı birimi
cord
kablo,v.bağla: n.kordon
İngilizce - İngilizce
{i} cord
rope; string, wire; thread