Sosyopatlar işledikleri suçlar için nadiren pişmanlık ya da suçluluk hissi duyarlar.
- Sociopaths rarely display remorse or feelings of guilt for their crimes.
Birçok çalışan anneler suçluluk dolu.
- Many working mothers are full of guilt.
Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
- He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
O cinayetten suçludur.
- He is guilty of murder.
O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
O cinayetten suçlu bulundu.
- He was found guilty of murder.
O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
Biz sanık, Tom Jackson'ı suçsuz buluyoruz.
- We find the defendant, Tom Jackson, not guilty.
Tom'un suçsuzluğunu kanıtlamak için herhangi bir kanıt bulmamızın hala olası olmadığını düşünüyorum.
- I still think it's unlikely that we'll find any evidence to prove Tom's guilt.