Onlar krize yanıt vermek için para sıkıntısı çekiyorlar.
- They are short of money to respond to the crisis.
Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.
- Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding.
Karşılık vermek için rahatsız olma.
- Don't bother to respond.
Ona cevap vermek istiyorum.
- I'd like to respond to that.
O soruya cevap vermek kolaydır.
- It's easy to respond to that question.
Yanıtlamadaki gecikme için üzgünüm.
- I'm sorry for the delay in responding.
Bir karşılama konuşmasını yanıtladı.
- He responded to a speech of welcome.
Tom responded to the medicine so well that she was better in two days.
Tom ona nasıl yanıt vereceğinden emin değil.
- Tom isn't sure how to respond to that.
Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
- A nerve cell responds to a slight stimulus.