Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Uzaklığı belirlemek zor.
- It is hard to determine the distance.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
- The lawyer determined his course of action.
Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
- Our lives are determined by our environment.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.