resim teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- picture
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Everyone is smiling in the picture.
- Resimde herkes gülümsüyor.
- painting
The painting is all but finished.
- Resim neredeyse bitti.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- image
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
What's your favorite image editing software?
- En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?
- picture; photograph, photo" " fotoğraf; illustration; drawing; due, tax, toll
- drawing
Tom is drawing a picture.
- Tom bir resim çiziyor.
Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
- 91 yaşında kadar Picasso resim çizmeye devam etti.
- tableaux
- delineate
- (Bilgisayar) pict
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
- pix
- audio-visual
- frame
These are two pictures with a nice frame.
- Bunlar hoş çerçeveli iki resimdir.
This is a picture frame made of plastic.
- Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
- (Bilgisayar) art
He went to art school to study painting and sculpture.
- O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
I can't draw, but my sister is a great artist.
- Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
- representation
- eikon
- photo
Tom pulled several photos out of the envelope and showed them to Mary.
- Tom zarftan birkaç resim çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.
When will you send me one of your photos?
- Ne zaman bana resimlerinden birini göndereceksin?
- figure
- likeness
- art of drawing or painting pictures; painting; drawing
- illustration
The book's illustrations are very good.
- Kitabın resimleri çok iyi.
- effigy
- picture; drawing; illustration; painting; fresco; mosaic; print; photograph
- fee
Just looking at a picture of food makes me feel nauseous.
- Sadece yiyecek resimlerine bakmak bana mide bulantısı hissettiriyor.
- (a) ceremony
- (Hukuk) charge
- tax
- tablature
- pictorial
A metaphor is a pictorial expression.
- Bir metafor resimsel bir ifadedir.
- tax, duty, impost
- dues
- tableau
- shot
- pattern
I can see some intricate patterns in the picture.
- Ben resimde bazı karmaşık desenler görebiliyorum.
- valentine
- pic
Everyone is smiling in the picture.
- Resimde herkes gülümsüyor.
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
- pıcture
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- diptych
- {i} piece
I never want to see his face again, so I tore all of his pictures into pieces and burned them.
- Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.
- model
- portraiture
- resim dersi
- art lesson
- resim sergisi
- art gallery
- resim taslağı
- drawing
- resim al
- (Bilgisayar) take picture
- resim altı
- (Bilgisayar) caption
- resim arama
- picture search
- resim başı
- (Teknik,Televizyon) flyback
- resim boyutu
- (Bilgisayar) image size
- resim boyutu
- (Bilgisayar) picture size
- resim dersi
- (Eğitim) painting lesson
- resim gizle
- (Bilgisayar) hide picture
- resim göster
- (Bilgisayar) show picture
- resim için
- (Bilgisayar) for pictures
- resim kapat
- (Bilgisayar) close picture
- resim karesi
- (Bilgisayar) frame
- resim karesi
- (Bilgisayar) frames
- resim metni
- (Bilgisayar) caption text
- resim notu
- (Reklam) legend
- resim olarak
- (Bilgisayar) as a picture
- resim sanatı
- drawing
- resim sergisi
- picture gallery
- resim seç
- (Bilgisayar) select picture
- resim tübü
- picture tube
- resim tüpü
- kinescope
- resim tüpü
- (Teknik,Televizyon) television tube
- resim türü
- (Bilgisayar) image type
- resim türü
- (Bilgisayar) picture type
- resim yapmak
- draw
Some of the students like to draw pictures.
- Öğrencilerden bazıları resim yapmaktan hoşlanırlar.
- resim yarat
- (Bilgisayar) create picture
- resim yazı
- (Dilbilim) hierogliphic
- resim yazı
- (Dilbilim) logography
- resim yok
- (Bilgisayar) no picture
- resim yükle
- upload picture
- resim çek
- (Bilgisayar) take a picture
- resim çekmek
- take a picture
It never occurred to me to take a picture of how the garden looked before we started pulling weeds.
- Yabani otları çekmeye başlamadan önce bahçenin nasıl göründüğüne dair bir resim çekmek hiç aklıma gelmedi.
All you have to do to take a picture is push this button.
- Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
- resim çekmek
- take a photo
- resim çekmek
- take a photograph
- resim çizmek
- draw a picture
The young child uses crayons to draw a picture.
- Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.
- resim öğesi
- picture element
- resim albümü
- photo album
benim resim albümüm çok güzel.
- resim fırçası
- pencil
- resim göndermek
- send pictures
- resim çerçevesi
- Frame
- resim aç
- (Bilgisayar) open picture
- resim ağırlıklı gazetecilik
- photojournalism
- resim biçimi
- (Bilgisayar) picture format
- resim defteri
- drawing book
- resim dizini
- (Bilgisayar) picture index
- resim döşeme
- (Bilgisayar) picture tiling
- resim düzeni
- (Bilgisayar) picture layout
- resim ekler
- (Bilgisayar) adds a picture
- resim elemanı
- picture element
- resim eşlemesi
- picture synchronization
- resim frekansı
- picture frequency
- resim galerisi
- picture gallery
- resim gibi
- pictorial
- resim gibi
- very beautiful
- resim göndermek
- send a picture
- resim gösterir misiniz
- Would you show me some pictures
- resim kalemi
- drawing pencil
- resim kalıbı
- line engraving
- resim kutusu
- (Bilgisayar) pictures well
- resim kâğıdı
- drawing block
- resim kâğıdı
- drawing paper
- resim kütüphanesi
- stills library
- resim lambası
- picture tube
- resim masası
- sliding table
- resim menüsü
- (Bilgisayar) picture menu
- resim monitörü
- picture monitor
- resim negatifi
- picture negative
- resim netliği
- picture definition
- resim noktası
- picture point
- resim pergeli
- drawing compass
- resim pergeli
- drawing compasses
- resim sanatı
- pictorial art
- resim sayacı
- frame counter
- resim seçici
- vision mixer
- resim sil
- (Bilgisayar) deletepicture
- resim sinyali
- picture signal
- resim tahtası
- drawing board
- resim tara
- (Bilgisayar) scan image
- resim tarama
- hatching
- resim tarama
- picture scanning
- resim taslağı
- cartoon
- resim taşıyıcı
- picture carrier
- resim tüpü
- picture tube
- resim vermek
- photo
- resim vermek
- photograph
- resim yapmak
- paint
I didn't even have time to paint!
- Resim yapmak için zamanım bile yoktu!
Jack is interested in painting.
- Jack, resim yapmakla ilgilenir.
- resim yapmak
- to draw, to paint
- resim yazı
- pictogram
- resim yazısı
- pictography
- resim yolu
- (Bilgisayar) image path
- resim çekme
- picture taking
- resim çekmek
- to take a photo, to take a photograph, to take a picture
- resim çektirmek
- have one's likeness taken
- resim çerçevesi
- picture frame
This is a picture frame made of plastic.
- Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
- resim çivisi
- thumbtack
- resim çivisi
- drawing-pin
- resim çizmek
- to draw a picture
The young child uses crayons to draw a picture.
- Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.
- resim öğretmeni art teacher
- nın
- resim üstadı
- old master
- resim şeklinde
- pictorial
- renkli resim
- (Bilgisayar) color picture
- karakalem resim
- charcoal
- küçük resim fırçası
- pencil
- dini resim
- icon
- boya resim
- (Sanat) painting picture
- geçerli resim
- (Bilgisayar) current image
- grafik resim
- diagram
- mini resim
- (Televizyon) thumbnail
- modern resim
- modern painting
- naif (resim)
- naive
- perspektif resim
- perspective drawing
- peyzaj resim
- (Mimarlık) landscape painting
- portre resim
- portrait painting
- pozitif resim
- positive
- resim çerçevesi
- (Bilgisayar) image frame
- resimler
- (Bilgisayar) images
Tom painted his son's bedroom with images of dogs and cats.
- Tom oğlunun yatak odasını kedi ve köpek resimleriyle boyadı.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- resimler
- pictures
Do you like any of these pictures?
- Bu resimlerin herhangi birinden hoşlanıyor musun?
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
- sonraki resim
- (Bilgisayar) next image
- soyut resim
- abstract painting
- teknik resim
- drawing
- resimler
- tableaux
- resimler
- erotica
- acemice boyanmış resim
- daub
- net resim
- Clear picture
- resim sergisi
- art galery
- resim öğretmeni
- painting teacher
- robot resim
- Photofit, identikit, police sketch
- vesikalık resim
- passport picture
- çizgi resim
- sketch
- çıplak resim
- nude pictures
- benzetme resim copy of
- a great painting
- birim/resim
- (Bilgisayar) units/picture
- bit eşlemli resim dosyası
- (Bilgisayar) bitmapped picture file
- bu resim hangi döneme ait
- What period is this painting from
- büyük boy resim kâğıdı
- atlas
- cam resim
- composition made of stained glass
- canlı resim
- animated film
- canlı/resim
- (Bilgisayar) vivid/graph
- değişik fotoğrafların bileşimi resim
- composite photograph
- dini resim
- ikon
- doğal boyutlu resim
- macrograph
- ekli küçük resim
- inset
- eski fotoğraf tekniği ile basılmış resim
- daguerreotype
- filmden resim çekmek
- retake
- fiyata göre resim uygulanan tarife
- sliding scale
- gazeteden kesilmiş resim
- newspaper clipping
- gazeteden kesilmiş resim
- newspaper cutting
- geometrik resim
- geometrical drawing
- gizil resim
- (Bilgisayar) latent image
- gotik resim
- gothic painting
- guaş resim
- gouache
- gölgeli resim
- sciagraphy, sciagraphic picture
- iyi resim veren
- photogenic
- iyi resim vermek
- photo well
- iyi resim vermek
- photograph well
- izometrik resim
- (Fizik,Teknik) isometric drawing
- kabartma resim veya şekil
- cartouch
- kabartma resim veya şekil
- cartouche
- kahverengi ağırlıklı resim
- sepia
- karakalem resim
- charcoal drawing
- karma resim
- (Sanat) composite painting
- karma resim sergisi
- group painting exhibition
- kazma resim engraving
- (picture)
- kolaj tekniğiyle yapılmış resim
- collage
- koyu resim
- (Bilgisayar) dark picture
- küçültülmüş resim
- reduction
- kırpıntı resim
- clipart
- kıymet üzerinden resim
- (Latin) ad valorem duty
- line art resim
- (Bilgisayar) line art images
- metin/resim
- (Bilgisayar) text/graph
- mikroskobik resim
- micrograph
- mum boya ile resim yapmak
- crayon
- mum boya ile yapılmış resim
- crayon
- noktalarla resim yapma
- stipple
- noktalarla resim yapmak
- stipple
- noktalarla yapılan resim
- stipple
- oyma resim
- graven image
- oyma resim
- engraving