report teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- ihbar etmek
Bir hırsızı ihbar etmek istiyorum.
- I'd like to report a theft.
- bildirmek
Bunu ona bildirmek zorundayım.
- I must report this to him.
Kaydederken bir hata oluştu. Lütfen tekrar deneyin ya da bunu bildirmek için bizimle temas kurun.
- An error occured while saving. Please try again or contact us to report this.
- haber vermek
- {f} rapor etmek
Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
- I'd like to report a theft.
Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
- I would like to report a theft.
- rapor
Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
- Ann has just finished writing her report.
Onların rapora reaksiyonu neydi?
- What was their reaction to the report?
- (fiil) rapor etmek, anlatmak, söylemek, bildirmek, ihbar etmek, hazır bulunmak, görünmek, sunmak (yasa vb.), muhabirlik yapmak
- raporlama yapmak
- (Ticaret) tebliğ
- röportaj
Gazete röportajına göre, dün akşam bir uçak kazası vardı.
- According to newspaper reports, there was an airplane accident last evening.
- raporlamak
- öğrenci karnesi
- çalışma raporu
- açıklama
Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.
- The economic minister gives a weekly report.
Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.
- The economic minister gives a monthly report.
- söylemek
- mevcudiyetini bildirmek
- haber yazmak
- tutanağını tutmak
- anlatmak
- rapor yazmak
Tom şimdi rapor yazmakla meşgul.
- Tom is busy writing the report now.
Onlardan her biri gördüğü hakkında bir rapor yazmak zorunda.
- Each of them has to write a report about what he saw.
- bilgi
Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The suspect reportedly stole computers.
Raporuma bazı bilgiler eklemek istiyorum.
- I'd like to add some information to my report.
- (sucu/vb.) bildirmek
- söylenti
Söylentiye göre onlar doktora sahte isimler verdi.
- They reportedly gave the doctor false names.
Tom'un Mary'den boşanması söylentiye göre ona bir milyon dolardan daha fazlaya mal oldu.
- Tom's divorce from Mary reportedly cost him more than a million dollars.
- bildiri
Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
- The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
Kaza, bugünkü gazetede bildirildi.
- The accident is reported in today's paper.
- tutanak
- şikâyet etmek
- özetini çıkarmak
- rivayet
- {f} rapor et
Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
- I would like to report a theft.
Detayları doğru bir şekilde rapor etti.
- He reported the details with accuracy.
- gazete haberi
- rapor vermek
Onlar gazetecileri seçimlerle ilgili rapor vermekten engelledi.
- They barred journalists from reporting on the elections.
- patlama sesi
- hazır bulunmak
- haber
Tom'un bu rapordan haberi var mı?
- Does Tom know about this report?
Gazeteler bu haberi vermedi.
- Newspapers did not report that news.
- şayia
- resmen malumat vermek veya yazmak
- {f} muhabirlik yapmak
- {i} silâh sesi
- malumat
- {f} 1. bildirmek, haber vermek: Today's paper reports that workers in Berlin have gone on strike. Bugünkü gazete Berlin'deki işçilerin greve
- haber yaymak
- {f} görünmek
- {i} dedikodu
- kendi hakkında malumat vermek
- şikayet etmek
- {i} ün
- {i} karne
Tom karnesini babasına göstermeye korkuyordu.
- Tom was afraid to show his father his report card.
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.
- She looked worried about her school report.
- nakletmek
- rapor vermek veya yazmak
- {i} şöhret
- {f} sunmak (yasa vb.)
- (Askeri) İSPATI VÜCUT ETMEK: Vazife yapmak üzere gelip görünmek; geldiğini göstermek
- bildirmek, haber vermek: Today's paper reports that workers in Berlin have gone on strike. Bugünkü gazete Berlin'deki işçilerin greve
- (Meteoroloji) meteorolojik rapor
- top sesi
- sunmak (yasa vb)
- rapor haline getirmek
- rapor sunmak
- diploma
- bildirin
- raporu
- sunumu
- report count
- (Bilgisayar) rapor sayımı
- report design
- (Bilgisayar) rapor tasarımı
- report errors
- (Bilgisayar) hataları bildir
- report footer
- (Bilgisayar) rapor altbilgisi
- report header
- (Bilgisayar) rapor üstbilgisi
- report name
- (Bilgisayar) rapor adı
- report news
- haber sunmak
- report on
- gammazlamak
- report post
- (Askeri) ihbar postası
- report saved
- (Bilgisayar) rapor kaydedildi
- report sent
- (Bilgisayar) rapor gönderildi
- report title
- (Bilgisayar) rapor başlığı
- report to
- -e gitmek
- report type
- (Bilgisayar) rapor türü
- report view
- (Bilgisayar) rapor görünümü
- report wizard
- (Bilgisayar) rapor sihirbazı
- report writing
- rapor yazma
- report card
- karne
- report on
- hakkında rapor hazırla
- report program generator
- rapor program üreteci
- report back
- Rapor geri
- report back
- İstenilen bir bilgi hakkında rapor vermek
- report for duty
- görev için rapor
- report generation
- rapor üretimi
- report generation parameters
- rapor üretme parametreleri
- report generator
- rapor üreteci
- report goes that
- Rapor gider ki
- report heading
- başlığı raporu
- report of
- Raporun
- report on
- hakkında rapor hazırlamak
- report out
- out raporu
- report sheet
- döküm kâğıdı
- report control symbol
- (Askeri) RAPOR KONTROL SEMBOLÜ: Raporun tasvip edildiğini göstermek, hazırlanmasına yetki verildiğini belirtmek üzere bir rapor kontrol bürosu tarafından bir rapora tahsis edilen tanıtma numarası
- report control system
- (Askeri) RAPOR KONTROL SİSTEMİ: Rapor form ve ihtiyaçlarının tesbiti ve aşağıdaki hususların temini maksadıyle kurulmuş idari bir sistem: a. Azami yeknasaklık ve sadelik, b. Yeterlik derecesi, c. Lüzumsuz raporların yürürlükten kaldırılması
- report form
- (Ticaret) rapor şekli
- report header/footer
- (Bilgisayar) rapor üstbilgisi/altbilgisi
- report line
- (Askeri) RAPOR HATTI: Kıtaların, vasıl oldukları zaman kendi komuta kademelerine rapor etmeleri gereken bir hat
- report of change
- (Askeri) DEĞİŞİKLİK RAPORU: Bir subay evsaf kartı birlik nüshasına işlenen bir kaydın, daha yukarı kademelerdeki nüshalarınada işlenmesini temin maksadıyla, o birlik evsaf kartlarını, muhafaza ile görevli şahıs tarafından hazırlanan resmi rapor
- report of investigation
- (Askeri) SORUŞTURMA RAPORU, SORUŞTURMA ZAPTI: Cürüm, suç, kaza, isnatla ilgili veya bir şahsın geçmişine ait bir soruşturmada elde edilen bütün bilgilerin resmi mahiyette tutulmuş kaydı
- report of separation
- (Askeri) AYRILMA RAPORU: Askeri personele terhis, ihraç, emeklilik, istifa suretiyle faal görevden ayrıldıkları zaman verilen ve gördükleri faal görevi veya faal görev eğitimini belgeleyen yazılı bir rapor
- report of shipment
- (Askeri) sevkıyat raporu
- report of survey
- (Askeri) HASAR VE EKSİKLİK TUTANAĞI, HASAR VE EKSİKLİK RAPORU: Devlet mallarının kaybı, elverişsiz duruma gelmesi veya tahribi ile ilgili olayları kayıt için kullanılan ve bu gibi malların kayıttan düşülmesine mesnet teşkil eden bir belge mahiyetindeki resmi rapor. Bu rapor; ayrıca malların kayıp ve durumlarıyla ilgili (maddi veya manevi) bütün sorumluluk problemlerini tespite hizmet eder
- report on
- (Fiili Deyim ) hakkında rapor vermek
- report sheet
- (Sinema) döküm kağıdı
- report to
- karşı sorumlu olmak
- report to
- sorumlu olmak
- receive report
- rapor almak
- review report
- (Bilgisayar) raporu gözden geçir
- result report
- bildiri sonucu
- recall report
- (Bilgisayar) raporu geri çek
- receiving report
- (Ticaret) alış belgesi
- reconnaissance exploitation report
- (Askeri) KEŞİF FAYDALANMA RAPORU: Bir taktik hava keşif görevinin sonuçlarını. rapor etmek üzere kullanılan proforma. Mümkün olduğu hallerde rapor sensor görüntüsünün yorumunu da dahil etmelidir. RECCEXREP'de denir
- reconnaissance exploitation report
- (Askeri) faydalanma keşif raporu
- redeployment report
- (Askeri) intikal raporu
- reporter
- {i} muhabir
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.
- One reporter said he looked like a fierce bulldog.
- reportedly
- söylendiğine göre
Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The suspect reportedly stole computers.
- reporter
- röportajcı
- analysis report
- (Bilgisayar) çözümleme raporu
- analytical validation report
- (Tıp) onay raporu
- analytical validation report
- (Tıp) analitik geçerlilik
- analytical validation report
- (Tıp) validasyon
- assessment report
- değerlendirme raporu
- audit report
- (Ticaret) denetim raporu
- audit report
- (Ticaret) teftiş raporu
- bid evaluation report
- (Ticaret) ihale değerlendirme raporu
- captain's report
- (Ticaret) kaptan raporu
- casualty report
- (Askeri) zayiat çizelgesi
- database report
- (Bilgisayar) veritabanı raporu
- edit report
- (Bilgisayar) rapor düzenle
- evaluation report
- değerlendirme raporu
- executive report
- (Bilgisayar) üstyönetim raporu
- expense report
- gider raporu
- expense report
- harcama raporu
- expert witness report
- (Ticaret) bilirkişi raporu
- financial report
- (Ticaret) finansal rapor
- follow up report
- (Ticaret) izleme raporu
- inception report
- (Politika, Siyaset) başlangıç raporu
- independent audit report
- (Ticaret) bağımsız denetim raporu
- information report
- bilgi raporu
- information report
- durum raporu
- inquiry report
- sorgulama tutanağı
- interference report
- (Askeri) enterferans raporu
- interim report
- ara rapor
- merit report
- (Ticaret) hakediş raporu
- network report
- (Bilgisayar) ağ raporu
- notice of report
- (Kanun) ihbar tebligatı
- official report
- (Kanun) zabıt varakası
- reported
- rapor edilmiş
- reportedly
- anlatıldığına göre
- reportedly
- söylentilere göre
- reportedly
- dediklerine göre
- reportedly
- kusur
- reporter
- mazbata muharriri
- reporter
- gazete muhabiri
Birçok gazete muhabiri duruşmaya katıldı.
- Many newspaper reporters attended the trial.
İyi bir gazete muhabiri herhangi bir kaynaktan öğrendiklerinden, hatta küçük kuş ona öyle söyledi türü kaynaktan bile yararlanır.
- A good newspaper reporter takes advantage of what he learns from any source, even the little bird told him so type of source.
- reporter
- muhabir (gazete/radyo/tv/)
- reporter
- vekili olmak
- reporting
- (Ticaret) kaydetme
- reporting
- habercilik
- reporting
- (Dilbilim) işlemleme
- reporting
- rapor etme
- reporting
- (Ticaret) bildirme
Tom polise bildirmeden onun silah yarasını tedavi edecek bir doktor bulmak istiyordu.
- Tom wanted to find a doctor who would treat his gunshot wound without reporting it to the police.
- submit report
- (Bilgisayar) raporu gönder
- there is a report that
- söyleniyor
- weekly report
- haftalık rapor
- write down a report
- zabıt tutmak
- activity report
- faaliyet raporu
- annual report
- yıllık rapor
- auditor's report
- denetçi raporu
- cost report
- maliyet raporu
- customs house report
- gümrük beyanı
- daily report
- günlük rapor
- detail report
- ayrıntı raporu
- directors' report
- yönetim kurulu raporu
- earnings report
- kâr zarar çizelgesi
- expert report
- uzman raporu
- expert's report
- bilirkişi raporu
- field service report
- alan servis rapor
- final report
- son rapor
- fiscal report
- finans raporu
- flash report
- geçici rapor hesabı
- give a report
- rapor vermek
- inspection report
- kontrol raporu
- inspection report
- muayene raporu
- interim report
- geçici rapor
- made a formal report
- resmi rapor hazırla
- make a formal report
- resmi rapor hazırla
- mandatory report
- zorunlu rapor
- market report
- piyasa raporu
- medical report
- tıbbi rapor
- meteorological report
- meteoroloji raporu
- news report
- haber raporu
O haber raporu gerçeklerle tutarsız.
- That news report is inconsistent with the facts.
- nil report
- olumsuz rapor
- official report
- mazbata
- official report
- resmi rapor
- postmortem report
- otopsi raporu
- progress report
- gelişim raporu
- reported
- {f} rapor et
Detayları doğru bir şekilde rapor etti.
- He reported the details with accuracy.
Onun kayıp olduğunu rapor ettik.
- We reported him missing.
- reportedly
- söylentilere bakılırsa
- reportedly
- resmi olarak
- reporter
- raportör
- reporting
- {f} rapor et
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
Medya bu hikayeleri rapor etmiyor.
- The media are not reporting these stories.
- reporting
- {i} rapor
Onlar gazetecileri seçimlerle ilgili rapor vermekten engelledi.
- They barred journalists from reporting on the elections.
Ben görev için rapor veriyorum.
- I'm reporting for duty.
- school report
- karne
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.
- She looked worried about her school report.
- ship's report
- gemi raporu
- status report
- durum raporu
- survey report
- gözlem raporu
- technical report
- teknik rapor
- auditors report
- Denetçilerin raporu
- daily income report
- günlük gelir raporu
- error report
- hata raporu
- give a report on ...
- bir rapor vermek
- preliminary proceedings report
- tensip tutanağı
- progress report
- ilerleme raporu
- project report
- proje raporu
- reported
- rapor edilen
Bana rapor edileni bildiriyorum.
- I am reporting what was reported to me.
- reporter
- raportörlük
- reporting
- rapor ederek
- reports
- raporlar
Hava raporları nadiren gerçekleşir.
- Weather reports rarely come true.
Hava raporlarına göre, yarın kar yağacak.
- According to the weather reports, it will snow tomorrow.
- reports
- (Bilgisayar) bu kişiye rapor verenler