Onun mektubunu yanıtlamak istemiyorum.
- I do not want to reply to his letter.
Bu mektubu yanıtlamak zorundayım.
- I have to reply to this letter.
Lütfen bana kısa sürede bir cevap yaz.
- Please write me a reply soon.
Sizden henüz bir cevap almadım.
- I have received no reply from you yet.
O, kaba bir yanıt verdi.
- He made a rude reply.
Yanıtınız için teşekkür ederim.
- Thank you for your reply.
Üzgünüm, Esperanto cevap vermek için hâlâ yeterince bilmiyorum.
- Sorry, I still don't know enough to reply in Esperanto.
Bugün cevap vermek zorunda değilsin.
- You don't have to reply today.
Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
- Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
- Tom didn't know how to reply.
O, mektubuma cevap vermedi.
- He didn't reply to my letter.
Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
- I plan to reply to his letter right away.
Sonunda bu son üç hafta boyunca almış olduğum postaları yanıtlamak için zamanım var.
- I finally have time to reply to the mail that I have received these past three weeks.
Mesajıma neden yanıt vermiyorsun?
- Why don't you reply to my message?
Parola Dağ dır. Birisi dağ diyorsa, siz nehir diye yanıt verin.
- The password is Mountain. If someone says Mountain, you reply River.
Onun mektubunu cevaplamalı mıyım?
- Should I reply to his letter?
O soruyu nasıl cevaplayacağımı bilmiyorum.
- I don't know how to reply to that question.
Johnabella replied to Partario's insult with a slap to his face.