Tom birinci sınıfı tekrarlamak zorunda kaldı.
- Tom had to repeat first grade.
Bir bütün olarak tanımadan bir hatayı tekrarlamak hepsinin içinde en büyük hatadır.
- Repeating a mistake without recognizing it as one, is the biggest mistake of all.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Tom'la konuşurken sık sık şeyleri tekrar etmek zorundayım.
- I often have to repeat things when I talk to Tom.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Hayır, İngiliz tekrarladı.
- No, repeated the Englishman.
Gerçekten tarih tekerrürden ibaret midir?
- Does history really repeat itself?
Tarih tekerrür etmez ama kafiye yapar.
- History does not repeat itself, but it does rhyme.
Böylesine dikkatsiz bir hatayı tekrarlama.
- Don't repeat such a careless mistake.
Tom büyük olasılıkla bu hatayı tekrarlamaz.
- Tom won't likely repeat that mistake.
Trajedi tekrarlanmaması için hatırlanmalı.
- The tragedy must be remembered so that it is not repeated.
Bir yalanın tekrarlanması onu doğru yapmaz.
- Repeating a lie does not make it true.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
Soruyu yinelememi ister misiniz?
- Would you like me to repeat the question?
Tekrar tekrar yineleyebilirim.
- I can repeat it again and again.
Soruyu yinelememi ister misin?
- Do you want me to repeat the question?
Soruyu yinelememi ister misiniz?
- Would you like me to repeat the question?
We gave up after the third repeat because it got boring.
The scientists repeat the experiment in order to confirm the result.