Kasabada bir şey kiralamayı düşünüyordum.
- I was thinking of renting something in town.
Boston'un ortasında bir ofis kiralamak çok pahalı.
- Renting an office in the middle of Boston costs a lot.
Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.
- Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.
Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.
- Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.
Tom Park Caddesinde bir ev kiralamayı planlıyor.
- Tom is planning on renting a house on Park Street.
Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
- I'd like to rent your most inexpensive car for a week.
Bir araba kiralamak istiyorum.
- I would like to rent a car.
Bir araba kiralamak istiyorum.
- I'd like to rent a car.
Bir araba kiralamak istiyorum.
- I would like to rent a car.
Carol kiralık bir araba sürüyor.
- Carol is driving a rent-a-car.
Onlar kiralık bir evde yaşamaktadırlar.
- They live in a rented house.
Tom'un kira bedelini ödemek için yeterli parası yoktu.
- Tom didn't have enough money to pay his rent.
Tom görünüşe göre kira bedelini henüz ödemedi.
- Tom apparently hasn't paid his rent yet.
Bizim partimiz için bir oda kiralamamız gerekir.
- We have to rent a room for our party.
Bir ev kiralamak istiyorum.
- I'd like to rent a house.
New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
- We rented an apartment when we lived in New York.
Ben bir aylığına bir oda kiraladım.
- I rent a room by the month.
O, odayı ayda yetmiş bin yene bir öğrenciye kiraya vermektedir.
- She rents the room to a student for seventy thousand yen a month.
Bu odayı bir öğrenciye kiraya vermek istiyorum.
- I want to rent this room to a student.
A New York city taxicab license earns more than $10,000 a year in rent.