Sana sözünü hatırlatmak zorundayım.
- I have to remind you of your promise.
2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.
- I want to remind you that you have a 2:30 appointment.
Bu resim bana okul günlerimi anımsatıyor.
- The picture reminds me of my school days.
Tom bana, bildiğim birini anımsatıyor.
- Tom reminds me of someone I used to know.
Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.
- A reminder from the library has arrived.
Hatırlatma için teşekkürler.
- Thanks for the reminder.
İşte gençler için bir hatırlatma: hepiniz bir ara öleceksiniz.
- Here is a reminder for young people: you will all die sometime.
His eyes were green and every cat I see to this day reminds me of the exact contour of his face.
... Remind me to call Katie next Wednesday. ...
... remind them, for example? ...