Bana geçmiş günlerimi hatırlatmaksızın bu kitabı hiç okumadım.
- I never read this book without being reminded of my old days.
Tom Mary'ye köpeği beslemesini hatırlatmak zorunda kaldı.
- Tom had to remind Mary to feed the dog.
Bu resim bana okul günlerimi anımsatıyor.
- The picture reminds me of my school days.
Tom bana, bildiğim birini anımsatıyor.
- Tom reminds me of someone I used to know.
Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.
- A reminder from the library has arrived.
Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.
- A reminder from the library has arrived.
Hatırlatma için teşekkürler.
- Thanks for the reminder.
His eyes were green and every cat I see to this day reminds me of the exact contour of his face.
... instead songs that remind me of ...
... remind them, for example? ...