Tom çok meşgul ve ilişkiler için fazla zamanı yok.
- Tom is very busy and doesn't have much time for relationships.
Sosyal ilişkiler iletişimi etkiler.
- Social relationships influence conversations.
Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
- I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
Para her zaman insan ilişkilerinde çok önemli sayılmaz.
- Money doesn't always count for much in human relationships.
Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.
- Tom isn't interested in a relationship.
Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.
- My relationship with Tom is none of your business.
Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
- Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
İnsanlar sık sık, diğer şahsı değiştirebileceklerini düşünerek bir ilişkiye girerler.
- People often enter into a relationship thinking that they can change the other person.
... and 1/2 billion links in relationships between them, ...
... mentioned, those tribal relationships, those local relationships that are so important, ...