Onun aptalca eylemlerini rasyonelleştirmeye çalıştı.
- He tried to rationalize his foolish actions.
Mary Onu rasyonel argümanlar olmadan da ikna edebilirim dedi.
- I can convince him also without rational arguments, said Mary.
Ebeveynler mantıklı değiller, çünkü aşk mantıklı değil.
- Parents aren't rational because love isn't rational.
Bu hiç mantıklı değil.
- None of this is rational.
Tom aklı başında bir adam değil.
- Tom is not a rational guy.