Sipariş vermek ister misiniz?
- Would you like to order?
Garson, sipariş vermek istiyorum.
- Waiter, I'd like to order.
Kitabı ABD'deki yayıncıdan sipariş verdi.
- He ordered the book from the publisher in the United States.
Siparişinizi alabilir miyim, lütfen?
- May I have your order, please?
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Tom bütün takımlarını sipariş üzerine yaptırdı.
- Tom had all of his suits made to order.
Onun odası her zaman düzensizdir.
- His room is always out of order.
Uçağın kontrolleri düzensizdi.
- The controls of the plane were out of order.
Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda.
- Sami's SUV is in perfect working order.
Oda kusursuz durumda.
- The room is in immaculate order.
Affedersiniz fakat ben bunu ısmarlamadım.
- Excuse me, but I didn't order this.
Ben bunu ısmarlamadım.
- I did not order this.
Onu Boston'dan posta havalesi ile aldım.
- I got it mail order from Boston.
O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.
- I did some extra credit work in order to pass that class.
Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
- They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
Memorizing the order of a deck of playing cards is definitely not easy, but it's not impossible.
- Sich die Reihenfolge eines Stapels von Spielkarten zu merken ist ganz gewiss nicht leicht, doch nicht unmöglich.