regular teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- düzenli
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
- Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
- There is no regular boat service to the island.
- {i} müdavim
Ben müdavim olmak istiyorsam, geriye kalanın iki katı kadar çok çalışmak zorundayım.
- If I'm to become a regular, I have to work twice as hard as the rest.
- muntazam
- {s} devamlı
Barmen bana senin burada devamlı bir müşteri olduğunu söyledi.
- The bartender told me you were a regular here.
Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.
- I'm a regular at this gym.
- {s} sıradan
Ben sadece sıradan bir ofis çalışanıyım.
- I'm just a regular office worker.
- {s} güvenilir
- {s} düzgün
- (Tıp) regüler
- (Ticaret) usulüne uygun
- (Biyokimya) kuramsal
- (Denizbilim) kuralsal
- kurallara uygun
- intizam
- (Politika, Siyaset) mutat
- (Ticaret) her zamanki
Her zamanki gibi onu fulle. Nakit ödeyeceğim.
- Fill her up with regular. I'll be paying in cash.
- güzel biçimli
- tam
- gerçek
Esperanto gerçekten düzenli ve kolay bir dildir.
- Esperanto is a truly regular and easy language.
- usule uygun
- muvazzaf
- yoluna göre
- normal
Beş galon normal benzin, lütfen.
- Five gallons of regular, please.
Lütfen depoyu normal benzinle doldurun.
- Fill it with regular, please.
- dilb.düzenli
- tam anlamıyla
- nizami
- devamlı müşteri
Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.
- I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today.
Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.
- I'm a regular at this gym.
- gedikli
- meslekten
- {s} inişleri ve çıkışları olmayan
- {s} uzman
- Katolik papazı
- {s} kurallı
Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- Turkish is a very regular and logical language.
- {i} muvazzaf asker
- nizami asker
- {s} devamlı (müşteri)
- kenar ve açıları birbirine eşit
- {s} dürüst
- nizamlı
- nizami Katolik manastır sistemine mensup rahip
- ABD siyasi partiye sa
- {i} partisine bağlı üye
- {i} keşiş
- {s} kadrolu
- {s} k.dili. tam: a regular lie tam
- {i} meslekten olan asker
- {s} herzamanki
- {s} olağan
- {s} değişmez
- kaideye muvafık
- {s} mazbut
- kural
Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- Turkish is a very regular and logical language.
- inci gibi
- düzen
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
- This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
- uygu
Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- Turkish is a very regular and logical language.
- (Konuşma Dili) buz gibi
- (Bilgisayar) düz
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
- Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
- Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- (Ticaret) sürekli
Nihayet sürekli formumu yeniden kazandım.
- I have finally regained my regular form.
Bu civardaki barlara ve birahanelere sürekli takılır.
- He's a regular at the bars and pubs around here.
- alelade
- regularity
- intizam
- regular army
- (Askeri) daimi ordu
- regular army
- nizamiye
- regular expression
- (Bilgisayar) kurallı ifade
- regular army
- düzenli ordu
- regular payment
- düzenli ödeme
- regular polygon
- düzgün çokgen
- regular price
- normal fiyat
- regular activities
- düzenli faaliyetleri
- regular exponential class
- (İstatistik) Düzenli üssel sınıf
- regular function
- düzenli fonksiyon, düzenli işlev
- regular hours
- Düzenli saat
- regular intervals
- düzenli aralıklarla
- regular loan
- düzenli borç
- regular monitoring
- düzenli izleme
- regular people
- normal insanlar
- regular reflection
- normal yansıma, olağan yansıma
- regular repetition
- Düzenli tekrar
- regular slave
- Düzenli köle
- regular tetrahedron
- (Geometri) Düzgün dörtyüzlü
- regular verb
- (Dilbilim) Düzenli fiil
- regular-duty
- standart işler
- regular account
- Normal Hesap
- regular army
- (Askeri) MUVAZZAF ORDU: Savaşta ve barışta elde tutulan ordu, daimi ordu (standing army), ABD Kara Kuvvetlerinin belli başlı asli teşkillerinden biri. Ayrıca bakınız: "standing army"
- regular army reserve
- (Askeri) muvazzaf ordu ihtiyatı
- regular army reserve
- (Askeri) MUVAZZAF ORDU İHTİYATI: Muvazzaf ordunun ihtiyat kısmı. Bu ihtiyat; muvazzaf ordudan şerefle terhis edilen ve tekrar askeri hizmete çağrılmaya hazır olan personelden meydana gelir
- regular budget
- (Politika, Siyaset) olağan bütçe
- regular circular movement
- (Fizik) düzgün dairesel hareket
- regular contributions
- (Sigorta,Ticaret) düzenli katkı payı
- regular court
- (Kanun) asıl mahkeme
- regular doctor
- uzman doktor
- regular drill
- (Askeri) düzenli eğitim
- regular drill
- (Askeri) Bak. "unit training assembly"
- regular estimator
- duzenli kestirici
- regular fit
- (Tekstil) standart kesim (bel)
- regular flight
- (Askeri) zorunlu uçuş
- regular flight
- (Askeri) MECBURİ UÇUŞ: Havacıların uçuş melekesini korumak için tabi tutuldukları aylık mecburi uçuş. Hava Kuvvetleri Yönetmeliği; mecburi uçuş saatini, çeşitli rütbelere göre, değişik olarak tayin etmiştir. ABD' de; ayda en az on uçuş yapmak ve en az üç saat havada kalmak gerekmektedir
- regular flight
- (Askeri) meleke koruma uçuşu
- regular force
- (Askeri) muntazam kuvvet
- regular force
- (Askeri) MUNTAZAM KUVVET: Devlet tarafından oluşturulmuş her çeşit silahlı kuvvet. Bu terimi, muvazzaf ordu anlamına gelen (regular army) terimi ile karıştırmamalıdır. Ayrıca, bak. "regular army" ve "irregular force"
- regular forces
- (Askeri) Muntazam kuvvet
- regular function
- (Matematik) düzenli işlev
- regular function
- (Matematik) düzenli fonksiyon
- regular gypsum wallboard
- normal alçı levha
- regular hyphen
- Normal Tire
- regular icosahedron
- (Matematik) düzenli yirmiyüzlü
- regular insulin
- (Tıp) regüler insülin
- regular language
- (Bilgisayar) düzenli dil
- regular layout
- (Bilgisayar) normal düzen
- regular leg
- (Tekstil) düz paça
- regular link
- Normal Bağlantı
- regular market
- (Ticaret) ana pazar
- regular matrix
- (Matematik) düzenli dizey
- regular matrix
- (Matematik) düzenli matris
- regular menus
- (Bilgisayar) normal menüler
- regular penetration
- düzgün penetrasyon
- regular pentagon
- düzgün beşgen
- regular personnel
- (Askeri) muvazzaf personel
- regular placing
- (Askeri) düzenli yerleşme
- regular point
- duzenli nokta
- regular polygon
- (Matematik) düzenli çokgen
- regular polyhedron
- (Matematik) düzenli çokyüzlü
- regular polyhedron
- (Matematik) düzgün çokyüzlü
- regular production option
- normal üretim seçeneği
- regular production option
- (Otomotiv) standart üretim seçeneği
- regular rate
- (Ticaret) normal ücret
- regular reflectance
- (Aydınlatma) düzgün yansıtma çarpanı
- regular reflection
- (Fizik) normal yansıma
- regular reflection
- (Fizik) düzenli yansıma
- regular reflection
- (Aydınlatma) aynasal yansıma
- regular reflection
- (Fizik) olağan yansıma
- regular reflection
- (Aydınlatma) düzgün yansıma
- regular representation
- (Matematik) düzgün temsil
- regular representation
- (Matematik) düzenli adlanım
- regular sheaf
- (Askeri) PARALEL DEMET: Paralanma ve vuruşların ortalama aynı hat üzerinde yanlamasına olarak eşit aralıklar halinde bulunması suretiyle oluşan demet. Ayrıca bakınız: "sheaf"
- regular sheaf
- (Askeri) paralel demet
- regular smoking
- sigara kullanma (sürekli)
- regular smoking
- düzenli içicilik
- regular smoking
- sürekli içicilik
- regular soil structure
- düzgün zemin yapısı
- regular tetrahedron
- (Matematik) düzenli dörtyüzlü
- regular text
- normal metin
- regular transit service
- (Ticaret) düzenli transit servis
- regular transition
- uygun transizyon
- regular transmission
- (Aydınlatma) düzgün geçme
- regular transmittance
- (Aydınlatma) düzgün geçirme çarpanı
- regular verb
- dilb. kurallı fiil
- regular verb
- (Dilbilim) düzenli eylem
- regular verb
- (Dilbilim) kurallı fiil
- regular waves
- (Askeri) düzenli dalgalar
- regular work hours
- normal mesai
- regularly
- devamlı olarak
- regularly
- devamlı
Devamlı, makaleler yazarım.
- I write articles regularly.
- regularly
- sistemli olarak
- in regular turn
- muntazam sırayla
- regularity
- sıra
- regularization
- düzenleme
- regularly
- sürekli
Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?
- Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?
Ben okuldayken, sürekli dövülürdük. Bugünlerde, birçok okulda bir öğretmenin bir öğrenciye vurması yasadışıdır.
- When I was at school, we were caned regularly. Nowadays, it's illegal in many schools for a teacher to hit a student.
- completely regular space
- tamamen düzgün uzay
- make regular
- düzenli hale getir
- regularity
- düzenlilik
- regularity
- düzenli biçimde olma
- regularity
- düzen
- regularly
- muntazaman
- regularly
- düzenli olarak
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
- Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- as regular as
- gibi düzenli
- intermediate; regular, common
- ara; ortak düzenli
- on a regular basis
- Düzenli olarak
- on a regular basis
- Düzenli olarak ve sürekli
- on regular base
- düzenli olarak
- on regular basis
- Düzenli olarak ve sürekli
- regularly
- adamakıllı
- regularly
- gerçekten
- rhythmically, with a regular beat
- ritmik, düzenli çarptıkça
- at regular intervals
- belli aralıklarla
- at regular intervals
- düzenli aralarla
- completely regular space
- (Matematik) tümel düzenli uzay
- i need regular
- normal benzin kullanıyorum
- i need regular
- (isim)rmal benzin kullanıyorum
- neutral regular insulin
- (Tıp) nötral regüler insülin
- regularity
- {i} sisteme uygunluk
- regularity
- {i} devamlılık
- regularity
- {i} düzgünlük
- regularity
- {i} düzenli olma
- regularity
- {i} kurala uygunluk
- regularization
- usulüne uydurma
- the regular practice
- alışkanlık, âdet