Bu beni iyi hissettiriyor ve iş yükümü de azaltıyor.
- That makes me feel good, and also lessens my workload.
Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.
- I need medicine to lessen the pain.
Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.