idrarın ne renk; Berrak, koyu sarı, kırmızımsı veya bira gibi kahverengi mi?
- What color is your urine: clear, dark yellow, reddish, or brown like beer?
Onun saçları kırmızımsı. Bu yüzden onun lakabı Havuç.
- She has reddish hair. That's why her nickname is Carrot.
Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- There is a small brown dog under that table.
Ania kahverengi ama Magdalena sarı saça sahip.
- Ania has brown hair, but Magdalena has blonde hair.
O, kızılhaç'a isimsiz olarak büyük bir miktarda para bağışladı.
- He anonymously donated a large sum of money to the Red Cross.
Kızıl Haç'a katkıda bulundu.
- She contributed to the Red Cross.
Elmalar kırmızı veya yeşildir.
- Apples are red or green.
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bench red?
Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
- The leaves turn brown in the autumn.
Sambo, Sovyet Kızıl Ordu tarafından yaratılmış bir Rus dövüş sanatıdır.
- Sambo is a Russian martial art created by the Soviet Red Army.
Bizim aile bütçesi borçludur.
- Our family budget is in the red.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Hiç kızıl saçlı birini tanıyor musun?
- Do you know any redheads?
Tom kızıl saçlı biridir.
- Tom is the one with red hair.
O saçını kırmızı boyadı.
- She dyed her hair red.
Bu kan değil. Sadece kırmızı boya.
- This isn't blood. It's just red paint.
Gözlerin ağlamaktan kızarmış.
- Your eyes are red from crying.
Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
- Her eyes were red from crying.
the Red Army.
Her hair had red highlights.
The girl wore a red skirt.
a red advertisement.
Tom said he prefers red wine.
- Tom said that he prefers red wine.
Tom said that he prefers red wine.
- Tom said he prefers red wine.
Be prepared for the rejection.
- Red için hazırlıklı olun.
Please read our disclaimer.
- Lütfen sorumluluk reddi beyanımızı okuyun.
Tom declined Mary's invitation.
- Tom Mary'nin davetini reddetti.
They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
What she wants to say just adds up to a refusal.
- Onun söylemek istediği sadece reddedeceği anlamına geliyor.
I interpreted her silence as a refusal.
- Onun sessizliğini bir red olarak yorumladım.
Roosevelt refused to accept the idea of defeat.
- Roosevelt yenilgi fikrini kabul etmeyi reddetti.
Tom refused to accept defeat.
- Tom yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.