Tom declined Mary's invitation.
- Tom Mary'nin davetini reddetti.
He declined my proposal.
- O benim önerimi reddetti.
Tom knew there was no point in denying it.
- Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.
Nobody here is denying that.
- Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
Jefferson rejected this idea.
- Jefferson bu fikri reddetti.
My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.