reddedilen

listen to the pronunciation of reddedilen
Türkçe - İngilizce
disowned
(Bilgisayar) declines
gainsaid
jilted
reddet
{f} disclaim
reddet
(Bilgisayar) decline

I intend to decline his offer to help me. - Bana yardım etmek için yaptığı teklifi reddetmek niyetindeyim.

He declined my proposal. - O benim önerimi reddetti.

reddet
(Bilgisayar) deny

I'm not going to deny it. - Bunu reddetmeyeceğim.

I have to deny that request. - O talebi reddetmeliyim.

reddet
(Bilgisayar) reject

My boss rejected the budget for the new project. - Patron yeni proje için bütçeyi reddetti.

She rejected my proposal. - O benim önerimi reddetti.

reddet
{f} jilted
reddet
disavow
reddet
gainsay
reddet
{f} repudiated
reddet
{f} rebuff
reddet
throw out
reddet
{f} refusing

I plan on refusing to do that. - Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.

In a sense you are right in refusing to join that club. - Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.

reddet
repudiate
reddet
refuse

Doctors refused to perform a second operation. - Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.

She refused his proposal. - Onun teklifini reddetti.

reddet
{f} gainsaid
reddet
{f} spurring
reddet
jilt
reddet
{f} rejected

My neighbor rejected my request to cut his tree. - Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.

The customer rejected everything that I showed her. - Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.

reddet
{f} spurned
reddet
thrown out
reddet
disowned

Tom's father disowned him. - Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.

Her parents disowned her and kicked her out of the house. - Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.

reddet
flout
reddet
thrown#out
reddet
thrownout
reddet
throw#out
reddet
disaffirm
reddet
nix
reddet
throwout
uzun süre reddedilen
(Hukuk) long-contested
Türkçe - Türkçe

reddedilen teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

REDDET
(Osmanlı Dönemi) Bir defa reddedi
REDDET
(Osmanlı Dönemi) Güzellikler arasında nazara çarpan çirkinlik
reddedilen