Onların bir ideali sabahları kalkmak için bir sebepleri yok.
- They lack an ideal, a reason to get up in the morning.
Onun seni azarlaması için hiçbir sebep yoktur.
- There is no reason for her to scold you.
Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Gitmiyorum.çünkü,diğer nedenler arasında,param yok.
- I am not going, because, among other reasons, I don't have money.
Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
- The reason which he gave is hard to understand.
Gerekçelerini anlıyorum.
- I understand your reasons.
Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.
- A smart dog never barks for no reason.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Daha mantıklı olmalısın.
- You should be more reasonable.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- This is an elementary error of reasoning.
Gençliğinin bittiğini düşünmek için iyi bir nedenin olabilir.
- You may have good reason to think that your youth is over.
Bir sarhoşu ikna etmeye çalışmak imkansızdır.
- It's impossible to reason with a drunk.
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
- The reason which he gave is hard to understand.
Onu niçin uygulamamam gerektiğinin sebebini anlamıyorum.
- I see no reason why I shouldn't put it into practice.
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- I see no reason to discuss it further.
And the specific distinction between man and beast is now, strictly speaking, no longer reason (the lumen naturale of the human animal) but science….
to reason out the causes of the librations of the moon'''.
to reason down a passion.
I reasoned the matter with my friend.
proof, more or less decisive, for an opinion or a conclusion.
I was promised, on a time, To have reason for my rhyme.
... the most important ones, the ones that, you know, are the origin of all life and the reason ...
... the Iranian people. The reason the sanctions are in place on Iran is because they have ...