Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor.
- Parents look to the new generation as a generation that is far from reality and busy running after unrealistic dreams.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.
- You ought to face the stark reality.
O genç görünüyor, ama gerçekte o, 40 yaşın üzerinde.
- She looks young, but in reality she's over 40.
Tom hakikatten habersiz.
- Tom is out of touch with reality.
Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder.
- You should face up to the reality.
The ultimate reality of life is it ends in death.
... agreed that the reality was somewhat different. ...
... You will never see me do reality television. ...