ready, prepared

listen to the pronunciation of ready, prepared
İngilizce - Türkçe
hazır
alesta
bound
{i} fırlama
bound
{f} sınırlamak
bound
hoplamak
bound
atlayış
bound
kalgımak
bound
ciltlenmiş
bound
düşkün
bound
sekmek
bound
azimli
bound
gidici
bound
{s} ciltli, ciltlenmiş
bound
f., bak. bind
bound
bind bağla
bound
{i} avut
bound
giden

Sendai'ye giden tren az önce gitti. - The train bound for Sendai has just left.

Kanazawa'ya giden bir trene bindi. - He got on a train bound for Kanazawa.

bound
{s} zorunlu

Tom unutmaya zorunlu. - Tom is bound to forget.

Er ya da geç onun olacağı zorunluydu. - It was bound to happen sooner or later.

bound
yaylan/zıpla/sınırla
bound
sıçratmak
bound
{s} yola çıkmış
bound
{s} for -e giden
İngilizce - İngilizce
boun
poised
bound
set
ready, prepared