Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- Do you think this book is worth reading?
Amerikan romanları okumayı severim.
- I like reading American novels.
O, kitap okuyan bir çocuğa yaklaştı.
- He approached the boy reading a book.
Bir yemek kitabı okuyan kız Kate'tir.
- The girl reading a cookbook is Kate.
Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
Hayatında ilk kez, Yuka, İngilizce bir kitabı okuyarak bitirdi.
- For the first time in her life, Yuka has finished reading an English book.
Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- Do you think this book is worth reading?
Bu kitap okumaya değer.
- This is a book worth reading.
Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım.
- While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
New York Times'ı okuyorum.
- I'm reading the New York Times.
Eskiden video oyunları oynardım ama artık zamanımla daha faydalı şeyler yapmayı tercih ediyorum. İnternet yorumlarını okumak gibi.
- I used to play video games, but now I prefer to do more useful things with my time. Like reading internet comments.
Yorum eklemek şifreyi okumayı daha kolay hale getirir.
- Adding comments makes reading the code easier.
Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum.
- I plan to try reading some other books.
Onların arabalarında önce Irak sonra Fransa diye okunan çıkartmalar vardı.
- They had stickers on their cars reading: First Iraq then France.
Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
- I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
New York Times'ı okuyorum.
- I'm reading the New York Times.
Okumaktan zevk alıp almayacağını belirleyen okuyucunun kendisidir.
- It's the reader that determines whether they extract pleasure from reading.
Bu kitabı okumak benim için kolay.
- It is easy for me to read this book.
Kitap okumak için zamanım yok.
- I have no time to read books.
Cenevre Üniversitesi Kütüphanesi'nin iyi bir okuma salonu vardır.
- The Geneva University Library has a good reading room.
O kitabı hiç okumadım.
- I have never read that book.
O kitabı hiç okumadım.
- I never read that book.
İngiliz edebiyatında çok bilgilidir.
- He is well read in English literature.
Bu, ülkemizde çok okunan bir kitap oldu.
- This book has become widely read in our country.
Bu çoğu zaman yetişkinler tarafından okunan bir kitap.
- This is a book often read by adults.
Burası okumak için yeterince aydınlık değil.
- It's not light enough in here to read.
Kitabı okumuş gibi konuşuyor.
- He talks like he'd already read the book.
Nancy, bu kitabı okumuş olamaz.
- Nancy cannot have read this book.
İngiliz edebiyatında çok bilgilidir.
- He is well read in English literature.
Onu anlamak için, yalnızca bu kitabı okumak zorundasın.
- To understand it, you have only to read this book.
Kazanın ne kadar ciddi olduğunu anlamak için sadece bu makaleyi okumalısın.
- You have only to read this article to see how serious the accident was.
Bu kitabı her okuyuşumda yeni bir şey keşfediyorum.
- Every time I read this book, I discover something new.
Bu, incili ilk kez okuyuşum.
- This is the first time for me to read the Bible.
Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
- My father told me not to read a book in my bed.
O kitabı hiç okumadım.
- I never read that book.
Post-reading activities in classroom.
a reading of the current situation.
a speedometer reading.
a poetry reading.
reading glasses.
While reading a book, I fell asleep.
- I fell asleep while reading a book.
This book is worth reading twice.
- This book is worth reading again.
The self-described psychic was merely using cold reading.
On the door hung a sign that read, Proper Safety Equipment Required Beyond This Point..
I am reading theology at university.
He doesn’t like to read.
In Livy, it is nearly certain that for Pylleon we should read Pteleon, as this place is mentioned in connection with Antron.
All right, class, who wants to read next?.
Eliminate illogical (read: stupid) answer choices.
Every time I go outside, I worry that someone will read me.
Arabic reads right to left.
I can read his feelings in his face.
But now, faire Ladie, comfort to you make, / And read / That short reuenge the man may ouertake .
Do you read me?.
And when he finishes supper / Planning to have a read at the evening paper / It's Put a screw in this wall - / He has no time at all.
... And there's Katie reading a book to my kids. ...
... So when I started reading these cases of spontaneous ...