readiness

listen to the pronunciation of readiness
İngilizce - Türkçe
hazır olma

Bu terapide, psikolojik olarak hazır olmanın gerekliliğini söylemek doğru olur. - It is correct to say that psychological readiness is important in this therapy.

gönüllülük
heveslilik
isteklilik
Hazır bulunuşluk
Hazırbulunuşluk
{i} çabukluk
{i} istek
(Askeri) HAZIRLIKLILIK: Bak. "military capability"
{i} atiklik
{i} can atma
{i} hızlılık
hazır olma/çabukluk/istek
anıklık
ready
hazır

Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım. - I am always ready to help you.

Et henüz hazır değil. - The meat's not ready yet.

readiness capability
(Askeri) HAZIRLAMA KABİLİYETİ: Her birlik için tayin edilen ve ordu komutanlığının programlanmış ve kendisine tahsis edilmiş kaynaklarla desteklenmesi imkan ve kabiliyetleri dahilinde bulunan hazırlık derecesi. Ayrıca bakınız: "operational readiness"
readiness condition
(Askeri) HAZIRLAMA DURUMU: Bir birliğin fiili hazırlık seviyesi. Ayrıca bakınız: "operational readiness"
readiness date
(Askeri) HAZIR BULUNDURMA TARİHİ: Bir birlik personel ve ağırlıklarının bir garnizondan bir bindirme limanına hareket için hazır bulunmaları gereken tarih. Ağırlıklardan personelden önce hareket etmeleri icap ettiği takdirde, ağırlık hazır bulundurma tarihi ile birde personel hazır bulundurma tarihi bildirilir. Ağırlık hazır bulundurma tarihine (impediments readiness date), bazen malzeme hazır bulundurma tarihi (equipment readiness date) de denir
readiness requirement
(Askeri) HAZIRLIK DERECESİ İHTİYACI: Barışta, bir komutanlığın her birliği için tespit olunan ve bu komutanlık tarafından birliğin görev devralma sırasıyla ilgili olarak tahsis edilmiş vazifelerin başarılması için gerekli bulunan hazırlık seviyesi. Ayrıca bakınız: "operational readiness"
readiness review
(Askeri) HAZIRLIK KONTROL DENEMESİ: Bir kompüterin, montajdan sonra verimli kullanılmasıyla ilgili hazırlıkları yeterlik derecesini anlamak ve gerekli düzeltme işlemlerini meydana çıkarmak için montaj yerinde yapılan muayenesi
readiness survey
(Askeri) HAZIRLIK KONTROL MUAYENESİ: Bak. "readiness review"
ready
hazırlıklı

Hazırlıklı bir konuşma yaptım. - I had a speech ready.

Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız. - We ought to be ready for whatever comes.

ready
kullanıma hazır

Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir. - It could take years before this bridge is ready to use.

ready
nakit
ready
kolay
technological readiness
Teknolojik hazır bulunuşluk
ready
hazır para
ready
her günkü
ready
klişeleşmiş
ready
gündelik
READY
(Askeri) kaynak takviyesi görev programı (resource augmentation duty program)
ready
{s} eldeki
ready
hazır olma

En kötüsü için hazır olmalısınız. - You should be ready for the worst.

Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı. - She packed yesterday, so as to be ready early today.

ready
hazırlop
ready
gönüllülük
ready
mücehhez
ready
el altında
ready
anık
ready
(Askeri) HAZIR: Bir silahın doldurulmuş, hedefe tevcih edilmiş ve atışa hazır olduğunu gösteren bir terim
ready
{s} el altındaki
ready
apiko
ready
peşin
ready
{s} amade
ready
{s} hızlı
ready
anıklık
ready
a ready pen iyi yazı yazma kabiliyeti
ready
make ready for hazırlamak
ready
ready money hazır para
ready
tamam

Tamam, sanırım hazırım. - OK, I guess I'm ready.

Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım. - I'm all packed and ready to go.

ready
razı
ready
{s} becerikli
ready
çabuk

Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir. - Hurry up! You should be ready by now.

ready
eli çabuk
ready
istekli

Hazır ve istekliyim, Tom. - I'm ready and willing, Tom.

Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu. - During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question.

ready
peşin para
ready
seri
ready
gönüllü
notice of readiness
(Ticaret) Bir gemi yükleme veyahut tahliye limanına vardığında beyan ettiği evrak; hazırlık mektubu
ready
hazr
ready
hazire
Catholic Relief Services; Chairman's readiness system; coastal radio station; co
(Askeri) Katolik Yardım Servisi; başkanın hazırlılık sistemi; sahil telsiz istasyonu; halkla ilişkiler servisi; konteyner kurtarma sistemi
Combatting Terrorism Readiness Initiative Fund
(Askeri) Terörizmle Mücadele Hazırlık Girişimi Fonu
Individual Ready Reserve; integrated readiness report
(Askeri) Tek Er Hazır Kıta; birleştirilmiş hazırlıklılık raporu
Joint Monthly Readiness Review
(Askeri) Müşterek Aylık Hazırlıklılık İncelemesi
Materiel Readiness Support Agency
(Askeri) Malzeme Hazırlılık Destek Teşkilatı
Sealift Readiness Program; sealift reserve program; seaward recovery point; Sing
(Askeri) Deniz Nakliye Hazırlık Programı; deniz nakliye ihtiyat programı; deniz kurtarma noktası; Tek Entegreli Harekat Planı keşif planı
Senior Readiness Oversight Council; Southern Region Operational Center, United S
(Askeri) Üst Hazırlık Nezaret Konseyi; Güney Bölge Harekat Merkezi; Birleşik Devletler Güney Komutanlığı
air defense readiness
(Askeri) HAVA SAVUNMA HAZIRLIK DURUMU: Hava savunma kuvvetlerinin kısa bir süre için normal hazırlık durumunun üzerinde bir hazırlık durumunda olmalarını gerektiren harekat durumu
civil disturbance readiness conditions
(Askeri) SİVİL AYAKLANMA HAZIRLANMA DURUMLARI: Gerçek sivil ayaklanmaya veya ayaklanma tehdidine cevaben bir hedef bölgesine intikale hazırlanan askeri kuvvetlerin ulaşması gereken hazır olma durumu
combat readiness
(Askeri) MUHAREBE HAZIRLIK DERECESİ: Bir gemi veya birliğin kendisine verilen vazifeleri, Müşterek Kurmay Başkanlarınca onaylanmış planlara göre, yerine getirme kabiliyeti. Bu kabiliyetin tayin ve tespitinde personel, malzeme, ikmal maddeleri, bakım tesis imkanları ve eğitim durumları göz önüne alınır
combat readiness
(Askeri) Harbe hazır olma, muharebe hazırlığı
combat readiness
(Askeri) savaşa hazırlıklı olma
combat readiness forecast
(Askeri) A. B. D. HAVA KUVVETLERİ MUHAREBE HAZIRLIK TAHMİN RAPORU: A. B. D. Anayurdunda ve Alaska'da bulunan Hava Kuvvetleri taktik birliklerinin veya hava kontrol, haber verme ve ikaz merkezlerinin tahmini muharebe hazırlık derecesini önceden bildiren bir rapor
combat readiness plan
(Askeri) harbe hazırlık planı
combat readiness proficiency flying
(Askeri) ANTRENMAN UÇUŞU; MUHAREBE HAZIRLIK EHLİYETİ UÇUŞU: Bknz. "proficiency flying"
combat support agency responsiveness and readiness report
(Askeri) muharebe destek dairesi sorumluluk ve hazırlıklılık raporu
condition of readiness
(Askeri) HAZIRLIK DURUMLARI: Bknz. "air defense artillery conditions of readiness"
defense readiness condition
(Askeri) savunma hazırlık durumu
equipment readiness date
(Askeri) MALZEME HAZIR BULUNDURMA TARİHİ: Bak, "readiness date "
fleet tactical readiness group
(Askeri) donanma taktik hazırlıklılık grubu
flight readiness firing
(Askeri) FÜZE UÇUŞ HAZIRLIK ATIŞI (AMERİKAN SAVUNMA BAKANLIĞI): Füzenin rampasına (launcher) tespit edilmiş halde iken, çalışır durumdaki tahrik sistemi ile yapılan kısa süreli bir füze sistemi deneyi. Böyle bir deney, uçuş kontrolundan (deneyinden) önce, füze sistemi ve atış kızağı düzenindeki hazırlık derecesini tespit için yapılır
ground readiness
(Askeri) YERDE HAZIRLIK DURUMU, YER HAZIRLIK DURUMU: Emirler alındıktan sonra uçakların kısa bir süre içinde uçuşa geçmek için ikmalleri yapılıp teçhiz edildikleri ve personelin yerlerini aldıkları durum
immediate operational readiness
(Askeri) ANİ HAREKAT HAZIRLIK DURUMU: Ani bir muharebe için bir silahlı kuvvetin tüm yönleriyle hazır olduğu durum
impedimenta readiness date
(Askeri) AĞIRLIK HAZIR BULUNDURMA TARİHİ: Bak. "readiness date"
in readiness
(Askeri) BEKLEME MEVZİİNDE: Zamanında faaliyete geçmek üzere, hazırlığını bitirmiş durumda bulunma hali. Bir topçu birliği, hemen mevziye girmeye hazır bir halde ve bir veya daha çok muhtemel mevzi civarında bulundurulduğu zaman, bekleme mevziinde bulunuyor demektir
industrial readiness
(Askeri) Bak. "industrial preparedness""
joint automated readiness system
(Askeri) müşterek otomatikleştirilmiş hazırlıklılık sistemi
joint logistics readiness center
(Askeri) müşterek lojistik hazırlıklılık merkezi
joint readiness exercise
(Askeri) müşterek hazırlıklılık tatbikatı
joint readiness training center
(Askeri) müşterek hazırlıklılık eğitim merkezi
logistics readiness center
(Askeri) lojistik hazırlama merkezi
materiel readiness
(Askeri) MALZEME HAZIRLIK DURUMU: Bir askeri teşkilat tarafından, savaş zamanı faaliyetleri veya muhteviyatları, doğal afetler (seller, deprem vs.) veya diğer acil durumlarda kullanılmak üzere elde bulunan malzeme
medical readiness training exercise
(Askeri) sıhhi hazırlılık eğitim tatbikatı
operational readiness
(Askeri) harekata hazırlık durumu
operational readiness
(Askeri) HAREKAT HAZIRLIK DERECESİ: Bir birliğin; teçhizat, personel ve malzeme kadrosunda gösterilen ve kuruluşuna esas olan, görevi icraya hazırlık derecesi. Ayrıca bakınız: "readiness capability", "readiness condition" ve "readiness requirement"
operational readiness
(Çevre) işletim hazırlığı
operational readiness evaluation
(Askeri) HAREKAT HAZIRLIK DERECESİ DEĞERLENDİRMESİ: Bir birliğin veya bu birliğin bir parçasının harekat kabiliyetiyle ilgili olarak yapılan değerlendirme
operational readiness inspection
(Askeri) HAREKAT HAZIRLIK DENETLEMESİ
operational readiness test
(Askeri) harekata hazırlık testi
operational readiness training
(Askeri) HAREKAT HAZIRLIK EĞİTİMİ (MÜRETTEBAT EĞİTİMİ) (HV.): Tevhit edilmiş bir öğretim devresi. Bu devrede, harekat birliklerindeki ihtisas sahibi personele, kendilerine tahsis edilmiş silah sistemi harekat görevlerinin verimli şekilde yerine getirilmesini temin bakımından önceden tespit edilmiş vazife ve özel görevlerin bir sırayla yerine getirilmesi için, görevli komutan. tarafından. harekat icaplarına uygun bütünleyici eğitim yapılır. Bu eğitim; harekatla ilgili teçhizat kullanılmak, silah sisteminin harekata sokulmasıyla birlikte boşaltılmak suretiyle harekat ortamı içinde yaptırılır ve harekat birliklerine, kendilerini tesislere uydurmada bir muharebe kabiliyeti kazandırmak için zamanca safhalanır
operational readiness training
(Askeri) harekata hazırlık eğitimi
operational readiness; other rank(s) (NATO)
(Askeri) harekat hazrlılığı; diğer rütbe(ler) (astsubay, erbaş ve erler) (NATO)
personnel readiness date
(Askeri) PERSONEL HAZIR BULUNDURMA TARİHİ: Bak. "readiness date"
personnel readiness division; Presidential review directive
(Askeri) personel hazır bulunma tümeni; Başkanın Gözden Geçirme Direktifi
position in readiness
(Askeri) BEKLEME MEVZİİ: Özellikle muhaberenin seyrinin, kıtaları muharebeye derhal sokmayı gerektirip gerektirmediği kestirilmeyecek kadar müphem olduğu hallerde, muharip kıtaların derhal harekete geçebilecek şekilde hazır ve tetikte tutuldukları mevzi
ready
alesta
ship combat readiness
(Askeri) GEMİ MUHAREBE HAZIRLIK DURUMU: Bak. "combat readiness"
training and readiness oversight
(Askeri) eğitim ve hazırlık yönetimi
unit combat readiness
(Askeri) BİRLİK MUHAREBE HAZIRLIK DERECESİ: Bay "combat readiness"
war readiness materiel
(Askeri) HARP HAZIRLIK MALZEMESİ: Barış kuvveti malzeme mevcudunu takviye için gerekli olan ve Amerikan Hava Kuvvetleri harp planlarındaki kuvvetleri, görevleri ve faaliyetleri noksansız desteklemek için ihtiyaç duyulan malzeme
war readiness spares kit; war reserve spares kit
(Askeri) harbe hazırlıklı yedek onarım takımı; harp ihtiyat yedek onarım takımı
warfare readiness directive
(Askeri) harbe hazırlık direktifi
weapons readiness state
(Askeri) SİLAH HAZIRLIK DURUMU: Hava savunma silahlarının verilen bir görevi yerine getirmek üzere fırlatılabileceği veya havaya atılabileceği hazırlık derecesini belirten bir terim. Silah hazırlık durumları silahların sayısı ve dakika sayısı ile ifade edilirler. a - 2 minutes - 2 dakika. Silahlar iki dakika içinde fırlatılabilirler. b - 5 minutes - 5 dakika: Silahlar beş dakika içinde fırlatılabilirler. c - 15 minutes -15 dakika. Silahlar on beş dakika içinde fırlatılabilirler. d - 30 minutes -30 dakika. Silahlar otuz dakika içinde fırlatılabilirler. e - 1 hour -1 saat: Silahlar bir saat içinde fırlatılabilirler. f - 3 hour - 3 saat - Silahlar üç saat içinde fırlatılabilirler. g - released - görev dışı. Silahlar belirli bir süre için görev dışı bırakılmışlardır
weapons state of readiness
(Askeri) Bak. "weapons readiness state
İngilizce - İngilizce
{n} a being ready, state of preparation, freedom from obstruction, willingness, will
physical, mental and emotional preparedness for a learning activity
The degree to which UMass is prepared to convert to the PeopleSoft system his includes user knowledge and skill readiness, technical readiness, and business-oriented readiness
Readiness links preparedness to relief An assessment of readiness reflects the current capacity and capabilities of the organization s involved in relief activities (Landesman definition)
term which denotes that a negotiating party is adequately prepared to enter treaty negotiations The readiness of each party -- Canada, the Province, and the First Nation -- is assessed by the BCTC in the second phase of the six-stage process
If you do something in readiness for a future event, you do it so that you are prepared for that event. Security tightened in the capital in readiness for the president's arrival
the state of having been made ready or prepared for use or action (especially military action); "putting them in readiness"; "their preparation was more than adequate
The attributes and status of a weapon system's availability and capability to begin military operations (See Sustainability )
The ability and willingness to perform group activities
{i} preparedness, willingness; promptness, quickness
the state or degree of being ready
Preparedness to complete a learning task
prompt willingness; "readiness to continue discussions"
the readiness of forces to be committed to operations within a specified time is dependent on the availability and proficiency of personnel, equipment, facilities and consumables
a natural effortlessness; "they conversed with great facility"; "a happy readiness of conversation"--Jane Austen
If someone is very willing to do something, you can talk about their readiness to do it. their readiness to co-operate with the new US envoy
Phase of preparations to deal with an accident or incident
prompt willingness; "readiness to continue discussions" the state of having been made ready or prepared for use or action (especially military action); "putting them in readiness"; "their preparation was more than adequate
The state or quality of being ready; preparation; promptness; aptitude; willingness
Report cards
Acquisition of skills considered prerequisite for academic learning
Preparedness to learn based on biological maturation and experience with concepts and materials
(psychology) a temporary readiness to respond in a particular way; "the subjects' set led them to solve problems the familiar way and to overlook the simpler solution"; "his instructions deliberately gave them the wrong set"
readiness assessment
(Ticaret) The review of project task and resource status immediately prior to cutover that assesses risks and the probability of success
ready
To make prepared for action
ready
Liable at any moment

The seed is ready to sprout.

ready
in a state of preparedness for any given purpose or occasion
ready
(The) An elliptical expression for ready-money Goldsmith says, “AEs in presenti perfectum format” (“Ready-money makes a man perfect”) (Eton Latin Grammar ) “Lord Strut was not very flush in the `ready ”'- Dr Arbuthnot Ready-to-Halt A pilgrim that journeyed to the Celestial city on crutches He joined the party under the charge of Mr Greatheart, but “when he was sent for” he threw away his crutches, and, lo! a chariot bore him into Paradise (Bunyan: Pilgrim's Progress, part ii )
ready
mentally disposed; "he was ready to believe her"
ready
(of especially money) immediately available; "he seems to have ample ready money"; "a ready source of cash"
ready
apprehending and responding with speed and sensitivity; "a quick mind"; "a ready wit"
ready
{a} readily
ready
{a} prepared, willing, near
defence readiness conditions
conditions in which (a country, group of people, etc.) is ready to defend itself
mental readiness
state of being mentally prepared
ready
In a state of preparation for immediate action; so as to need no delay
ready
Ready money is in the form of notes and coins rather than cheques or credit cards, and so it can be used immediately. I'm afraid I don't have enough ready cash
ready
A control state of one track of a multitrack tape recorder where the track will go into record when the record function of the tape recorder is activated
ready
Not slow or hesitating; quick in action or perception of any kind; dexterous; prompt; easy; expert; as, a ready apprehension; ready wit; a ready writer or workman
ready
If someone is ready, they are properly prepared for something. If something is ready, it has been properly prepared and is now able to be used. It took her a long time to get ready for church Are you ready to board, Mr. Daly? Tomorrow he would tell his pilot to get the aircraft ready
ready
poised for action; "their guns were at the ready"
ready
Prepared for what one is about to do or experience; equipped or supplied with what is needed for some act or event; prepared for immediate movement or action; as, the troops are ready to march; ready for the journey
ready
{f} prepare, make ready, get set
ready
Character sets action by an opponent to trigger his won action (i e , readying to fire a bow at a Wizard whenever he casts a spell); acts in same phase as action is triggered; new phase becomes character's Initiative; if action is never triggered, character may choose a new action at his next normal turn
ready
You use ready to describe things that are able to be used very quickly and easily. Why does German industry enjoy such a ready supply of well-trained and well-motivated workers?
ready
completely prepared or in condition for immediate action or use or progress; "get ready"; "she is ready to resign"; "the bridge is ready to collapse"; "I am ready to work"; "ready for action"; "ready for use"; "the soup will be ready in a minute"; "ready to learn to read"
ready
A ready minion is a minion that is controlled and not in torpor A tapped minion can still be 'ready'
ready
Prepared for immediate action or use
ready
Resets CCD controller to READY status
ready
prepare for eating by applying heat; "Cook me dinner, please"; "can you make me an omelette?"; "fix breakfast for the guests, please"
ready
Offering itself at once; at hand; opportune; convenient; near; easy
ready
Prepared in mind or disposition; not reluctant; willing; free; inclined; disposed
ready
A word of command, or a position, in the manual of arms, at which the piece is cocked and held in position to execute promptly the next command, which is, aim
ready
brought into readiness; "dinner is ready"
ready
To be ready to do something means to be about to do it or likely to do it. She looked ready to cry
ready
(adj ) aXU, ahtsoo
ready
Inclined; apt to happen
ready
Ready combines with past participles to indicate that something has already been done, and that therefore you do not have to do it yourself. You can buy ready-printed forms for wills at stationery shops
ready
A task occupies this state when it is available to be given control of the CPU
ready
When you ready something, you prepare it for a particular purpose. John's soldiers were readying themselves for the final assault
ready
{ü} get set!, prepare yourself! (command)
ready
To dispose in order
ready
Fitted or arranged for immediate use; causing no delay for lack of being prepared or furnished
ready
mentally disposed; "he was ready to believe her
ready
On the point; about; on the brink; near; with a following infinitive
ready
{s} prepared, set; eager, willing; quick, fast
ready
Ready money; cash; commonly with the; as, he was well supplied with the ready
ready
If you are ready for something or ready to do something, you have enough experience to do it or you are old enough and sensible enough to do it. She says she's not ready for marriage You'll have no trouble getting him into a normal school when you feel he's ready to go
ready
If you are ready to do something, you are willing to do it. They were ready to die for their beliefs = willing
ready
If you have something at the ready, you have it in a position where it can be quickly and easily used. Soldiers came charging through the forest, guns at the ready. readied readying readies to make something or someone ready for something = prepare ready sb/sth for sth
ready
poised for action; "their guns were at the ready" brought into readiness; "dinner is ready" completely prepared or in condition for immediate action or use or progress; "get ready"; "she is ready to resign"; "the bridge is ready to collapse"; "I am ready to work"; "ready for action"; "ready for use"; "the soup will be ready in a minute"; "ready to learn to read" mentally disposed; "he was ready to believe her
ready
If you are ready for something, you need it or want it. I don't know about you, but I'm ready for bed
ready
make ready or suitable or equip in advance for a particular purpose or for some use, event, etc; "Get the children ready for school!"; "prepare for war"; "I was fixing to leave town after I paid the hotel bill"
ready
yare
readiness