Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
- Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.
Why settle for a Kia when you can clearly afford an Audi?
- Bir Audi'ye paran rahat yeterken, bir Kia'ya neden razı olasın?
Tom will never consent to that.
- Tom buna asla razı olmayacak.
Next week I'll consent to be back to the dentist.
- Gelecek hafta diş hekimine geri dönmeme razı olacağım.
He consented to help the old lady.
- Yaşlı bayana yardımcı olmaya razı oldu.
I interpreted his silence as consent.
- Sessizliğini razı olmasına yordum.