razı

listen to the pronunciation of razı
Türkçe - İngilizce
ready
content
consentient
agreeable
willing, ready, agreeable, contented, satisfied
contented
{s} willing

I'm not willing to pay such a high price. - Böyle yüksek bir bedel ödemeye razı değilim.

I would be more than willing to do that. - Onu yapmak için dünden razı olurdum.

razı olmak
consent
razı etmek
persuade
razı olma
(Hukuk) accord
razı olmak
to be willing to; to agree (to), consent (to)
razı olmak
agree
razı etmek
cajole
razı olma
acquiescence
razı edici
suasive
razı etme
suasion
razı etmek
argue smb. into smth
razı etmek
prevail on
razı etmek
fast talk
razı etmek
to get (someone) to agree to (something, do something)
razı etmek
bring
razı etmek
prevail upon
razı etmek
bring over
razı etmek
to persuade, to convince, to reconcile sb to, to argue/cajole (sb) into (doing sth), to induce, to prevail on (sb to do sth)
razı etmek
cheat
razı gelmek
to agree (to), consent (to)
razı olarak
agreeably
razı olma
agreement
razı olmak
(Hukuk) comply with
razı olmak
approve
razı olmak
to reconcile oneself to, to consent (to sth), to comply (with sth), to acquiesce, to accept, to accede (to sth), to agree (to), to assent (to)
razı olmak
fall with
razı olmak
comply

I'll be happy to comply. - Razı olmaktan mutlu olacağım.

razı olmak
assent
razı olmak
settle for

Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry. - Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.

razı olmak
acquiesce
razı olmak
accede
razı olmamak
stand off
razı olmamak
object
allah razı olsun
may god be pleased
allah razı olsun
thank you
allah senden razı olsun
may god be pleased with you
allah senden razı olsun!
god bless you!
dünden hazır/razı
eager
istemeyerek razı olmak
give in
razı olmak
submit
razı olmak
give in
razı olmak
go along with
razı olmak
assent to
razı olmak
agree to
razı olmak
concur with
razı olmak
consent to something
razı olmak
comply with something
razı olmak
accede to
razı olmak
reconcile oneself to
razı olmak
consent to
razı olmak
accept
razı olmak
lump
razı olmak
abide by
allah razı olsun
(deyim) I'm thankful to God
razı olmak
to settle
Allah razı olsun
may God be pleased (with you), thank you
aza razı olmak
lover one's sights
dünden razı
only too glad/pleased
dünden razı olmak
to jump at sth, to be only too glad (to)
gönlü razı olmamak
not to find it in one's heart
kaçmaya razı etmek
entice away
razı olmak
permit
razı olmak
cave
sonunda razı olmak
come to agree
Türkçe - Türkçe
Uygun bulan, benimseyen
Uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden
RAZI
Uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden: "O anda insan her felakete, her musibete razıdır."- R. H. Karay
RAZI
(Osmanlı Dönemi) Boyun eğen, itaat eden
RAZI
(Osmanlı Dönemi) Hoşnud, rıza gösteren, kabul eden
razı etmek
Kabul etmek
razı olmak
Uygun bulmak, beğenmek, benimsemek, istemek, kabul etmek
Razı olmak
mum olmak
Râzı olmak
(Osmanlı Dönemi) FEHCA'
razı