Tom çiğ istiridye yemeği seviyor.
- Tom likes eating raw oysters.
Tom herhangi bir tür çiğ balığı sevmez.
- Tom doesn't like any kind of raw fish.
Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.
- Japan depends on imports for raw materials.
Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.
- Japan has to import most of its raw materials.
Japonya, Çin'den hammadde ithal eder ve Çin'e hazır ürün ihraç eder.
- Japan imports raw materials from China and exports finished products to it.
Odun, kağıt üretimi için bir hammaddedir.
- Wood is the raw material for making paper.
İşlenmemiş veriye bakalım.
- Let's look at the raw data.
Gemi işlenmemiş pamuk taşıyor.
- The ship is carrying raw cotton.
Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
- Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
Taze çiğ sebze yemeği sever.
- She likes to eat fresh raw vegetables.
Tom'a kesinlikle haksız muamele gördü.
- Tom definitely got a raw deal.
Tom'un haksızlığa uğradığını düşünüyorum.
- I think Tom got a raw deal.
a raw voice.
What makes Mexico worrying is not just the raw numbers but the power of the cartels over society.
We did it raw.
a raw wound.
a raw beginner.
raw sewage.