rampa

listen to the pronunciation of rampa
Türkçe - İngilizce
ramp

Ski jumping is a sport in which skiers go down a ramp, jump and try to land as far as possible. - Kayakla atlama kayakçıların bir rampadan indiği, atladığı ve mümkün olduğunca uzağa inmeye çalıştığı bir spordur.

What bus do I take to get to Rampa? - Rampa'ya gitmek için hangi otobüse bineceğim?

platform
raise
launching platform
ramp, access ramp, gradient, upgrade; loading ramp
incline, slope, grade (in a road or construction site)
launching pad

The rockets were fired from a launching pad. - Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.

gauntry
boarding
ascent
pad

The rocket exploded on the launch pad. - Roket, fırlatma rampası üzerinde patladı.

The rockets were fired from a launching pad. - Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.

gantry scaffold
gantry
ramp (used as an access or exit to a freeway, used to connect two thoroughfares)
(Otomotiv,Teknik) access ramp
pitch
pipe
rampa üstü güven derecesi
(Askeri) on launcher reliability
rampa etmek
1. to sidle up to (someone). 2. slang (for a freeloader) to latch onto (a table where drinking is in progress)
rampa gerilimi
ramp voltage
beton rampa
(Askeri) hard base
hafif rampa
slight gradient
meyilli rampa
sloping ramp
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Trenin eşya almağa mahsus yanaştığı set
(Osmanlı Dönemi) Fr. İki geminin birbirine veya bir geminin iskeleye yanaşıp bitişmesi
(Osmanlı Dönemi) Şose veya demiryolundaki yokuş
Bir karayolunun yokuş bölümü
Bir yolun yokuş olan bölümü
Bir geminin bir başka gemiye, dubaya, iskeleye veya sala değecek biçimde yanaşması. İki ağacı veya takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk
Füzeli mermi veya makinelerin, havaya fırlatılmak için üstüne yerleştirildikleri eğik destek
Bir arazinin, bir karayolunun, bir demiryolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü
Füzeli mermi veya makinelerin,havaya fırlatılmak için üstüne yerleştirildikleri eğik destek
Bir vagonu raya sokmak veya raydan çıkarmak için kullanılan araç
Bir geminin bir başka gemiye, dubaya, iskeleye veya sala değecek biçimde yanaşması
Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü: "Tren, rastgele bir yerlere gidiyor, rampalarda, küçük istasyonlarda saatlerce duruyordu."- R. N. Güntekin. Özellikle istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek veya boşaltmak için yapılan, ambarın önünde bulunan set
Özellikle istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek veya boşaltmak için yapılan, ambarın önünde bulunan set
Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü
İki ağacı veya takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk
rampa etmek
Birinin içki masasına çağrılmadığı hâlde oturmak
rampa etmek
Taşıt bir yere, bir şeye veya bir başka taşıta yanaşmak
rampa