Onun, Paris'e hareket ettiği gün yağmurlu idi.
- The day she started for Paris was rainy.
Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.
- Millions long for immortality who do not know what to do with themselves on a rainy Sunday afternoon.
Tom Mary ile üç yıl önce yağışlı bir mevsim sırasında ilk kez karşılaştı.
- It was during the rainy season three years ago that Tom first met Mary.
Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak.
- According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.
Kara gün için tasarruf edin.
- Save for a rainy day.
Ak akçe kara gün içindir.
- Save up something for a rainy day.
Yağmurlu mevsim yaklaşıyor.
- It'll soon be the rainy season.
Sence yağmurlu mevsim bu yıl erken başlayacak mı?
- Do you think the rainy season will set in early this year?
Yağmur mevsimi başladı.
- The rainy season has set in.
Yağmur mevsimi haziran sonuna doğru başlar.
- The rainy season begins towards the end of June.
Yağışlı hava onun bahçede çalışmasını önledi.
- The rainy weather prevented her from working in the garden.
Yağışlı hava, on gün boyunca sürdü.
- The rainy weather lasted for ten days straight.
Why don't you buy a new car? / No, I'm saving my money for a rainy day. I don't want to be caught in a bad position.
I've kept some money in the bank for a rainy day.
Rainy days and Mondays always get me down.