Sarah's young friends were starting to be scared. Only she kept her cool and reassured her friends.
- Sarah'nın genç arkadaşları korkmaya başladı. Sadece o soğukkanlılığını korudu ve arkadaşlarını rahatlattı.
Don't worry, Dima attempted to put the woman at ease. It's not mine.
- Endişelenme, Dima kadını rahatlatmaya çalıştı. Beni değil.
His smile put her at ease.
- Onun tebessümü onu rahatlattı.