rahatlat

listen to the pronunciation of rahatlat
Türkçe - İngilizce
reassure

Sarah's young friends were starting to be scared. Only she kept her cool and reassured her friends. - Sarah'nın genç arkadaşları korkmaya başladı. Sadece o soğukkanlılığını korudu ve arkadaşlarını rahatlattı.

ease

Don't worry, Dima attempted to put the woman at ease. It's not mine. - Endişelenme, Dima kadını rahatlatmaya çalıştı. Beni değil.

His smile put her at ease. - Onun tebessümü onu rahatlattı.

rahatlat